Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 129 | 219
(219-219)
(129)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim! Hiç merak etmeyiniz. Yalnız duanızı almak için şimdilik şiddetli ve su-i kasd eseri olarak evvelce size yazdığım gibi hastalığımı beyan ediyorum. Fakat kat’iyyen telâş etmeyiniz. Hadsiz şükür olsun ki; hem evradıma, hem vazife-i tashihe mâni olmuyor. İnşâallah büyük bir sevab ve hayır var içinde. Ben kendim, bundan bir cihette memnunum; siz de hiç müteessir olmayınız. Zaten benim vazifem bitmek üzeredir. Risâle-i Nur, hususan mecmûaları, herbir nüshası, Said’e karşı hüsn-ü zannınızın fevkinde onun vazifesini görebilir ve görüyor; ve Nur Şâkirdlerinin haslardan herbir fedakârı, o Said’in vazifesini mükemmel görebilir ve görüyorlar. İnşâallah ileride tam görecekler. Bir Said içinizde noksan olmakla, yüzer ma’nevî Said olan mecmûalar ve binler maddî Saidler, içinizde halis ve mükemmel o vazifeyi görebilirler ve görüyorlar. Bu hakîkata binaen, benim şahsıma ve başıma gelen hadiselere çok ehemmiyet vermeyiniz. Yalnız çok dua ediniz.. Zaaf ve ihtiyarlık ve ziyâde teessüratıma, bence makbuliyetleri şüphesiz olan dualarınızla yardım ediniz. Kahraman Tahirî’nin Nurcu ma’sûme, merhume mübârek Hicret’i dünyadan Cennete hicret etmesi, hakîkaten beni mahzun eyledi. Öyle bir Nur şâkirdi ve ma’sûm taifesinin ehemmiyetli bir çalışkanı gitmesi, Nur hesabına da beni müteessir etti. İnşâallah onun yerine çoklar girecek, yerini boş bırakmıyacaklar. Nasılki şimdiden Uşak’lı küçücük Haydar meydana çıktı, Hicret eden hemşiremin vazifesini göreceğim diye, bizi mesrur eyledi. Cenâb-ı Hak, Hicret’in peder ve validesine ve akrabasına sabr-ı cemil ihsan edip, Hicreti onlara şefaatçi eylesin ve o merhumeyi de merhume hemşirem Hanımla Cennette mesrur eylesin.. âmin.

Uşaklı Haydar’a benim tarafımdan onu tebrik ve Nur hizmetinde tevfikine dua ettiğimi ve Nurun ma’sûmlar, taifesi içinde dahil olduğunu bildiriniz ve onun hocası İzzet’e de pek çok selâm ediyorum.

* * *
Ses Yok