Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 379 | 463
(463-465)

Bunun hakîkatı Allahu a’lem şu olacak ki: Sarih âyet tâbiri ifade eder ki, feraiz-i şer’iyeyi yapmağa mecbûr olmıyan ve ma’sûmiyet cihetiyle de yapmıyan ve kabl-el büluğ vefat eden çocuklar Cennet’e lâyık ve sevimli çocuk olarak kalacaklar. Fakat şer’an yedi yaşına gelen bir çocuğa namaz gibi farzlara peder ve valideleri onları alıştırmak için, teşvikkârâne emretmek ve on yaşına girse şiddetle namaz kıldırmak ve alıştırmak şeriatta var. Demek: “Vâcib olmadığı halde, nafile nev’inden yedi yaşından hadd-i bülüğa kadar büyükler gibi namaz kılıp oruç tutan çocuklar, mütedeyyin büyükler gibi büyük mükâfatı görmek için otuz üç yaşında olacaklar” diye bir kısım tefsir bu noktayı îzah etmeden umum çocuklara teşmil etmişler. Has iken âmm zannedilmiş.

* * *

(379)

Aziz, Sıddık, Mütefekkir Kardeşlerim!

Evvelâ: Çok emarelerle kat’i kanaatim gelmiş ki; gizli dinsizler, resmî ba’zı me’murları aldatıp Nur’un mahrem büyük risâleleri içinde yalnız Rehber’i musırrane medâr-ı ittiham tutmaları ve bir buçuk seneden beri bana sıkıntı vermelerinin sebebi Rehber’deki “Hüve Nüktesi” olduğunu kat’iyyen bildim. Çünkü bu Hüve’nin keşfettiği sırr-ı tevhid pek kat’i ve bedihî bir sûrette küfr-ü mutlakı kırıyor. Hattâ bir kısmında hiç bir vesvese ve şübhe bırakmıyor. Gizli dinsizler buna karşı çare bulamadıklarından, intişarına resmî yasak ile sed çekmek için çalıştılar. Bu Hüve Nüktesi’nin bir gün evvel Medreset-üz-Zehra’nın erkânlarına bir ders nev’inden söylediğim çok noktalarından yalnız üç noktasını sizlere beyân ediyorum.

Birinci Nokta: Hava unsurunun yüksek ve ehemmiyetli bir vazifesi


âyetinin sırrıyle, güzel ve manidar ve îmanî ve hakîkatlı kelimelerin kalem-i kaderin istinsahiyle ve izn-i İlâhî ile intişar etmesiyle bütün küre-i havadaki melâike ve ruhanîlere işittirmek ve Arş-ı A’zam tarafına sevketmek için kudret-i İlâhî kaleminin mütebeddil bir sahifesi olmaktır. Mâdem havanın kudsî vazifesinin, hikmet-i hilkatinin en mühimmi budur. Ve rûy-i zemini radyolar vasıtasiyle bir tek menzil hükmüne getirip nev’-i beşere pek büyük bir ni’met-i İlâhîye olmaktır.

Ses Yok