Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 85 | 179
(179-180)

Râbian: Hâkim-i âdilden sonra en ziyâde hakîki adalete çalışıp Risâle-i Nur’un serbestiyetine hizmet eden en hâlis şâkirdler içinde ve benim öz kardeşim ve birinci talebem Molla Mehmed ismiyle onun nâmı dualarımda ve ma’nevî kazançlarımda beraberdirler.

Hamisen: Bu saatte Konyalı Sabri de; -Halil İbrahim ve Hasan Feyzi tarzında vasiyetnamem münasebetiyle- kısa fakat güzel bir kaside yazmış, üstadına çok ziyâde kıymet vermiş; kendi hüsn-ü zannının parlak ayinesinde, bu biçâre kardeşine fevkalâde ehemmiyet vermiş. Ve oranın âlimleri pek ciddî Nura çalışmalarını yazıyor.

Ben de derim: O üstad nâmı verdiği ve çok kıymet verdiği şahıs ise, Risâle-i Nur’un şahs-ı ma’nevîsi olabilir. Ben de onun nâmına kabul ettim, “Lâhika”ya geçirdim; hem size de bir sûretini gönderdim.

Merak etmeyiniz.. hastalığım gittikçe hafifleşiyor. Ispartalı Mustafa nâmında bir kardeşimizin samimi, fakat garîp bir mektubu içinde vardı. Bu zat, hangi Mustafa’dır.. Bilemedim, ona da çok selâm ederim. Acib rü’yası hayırdır, şimdi tabir edemem.

Umum kardeş ve hemşirelerimize birer birer selâm ve dua ederiz, makbul dualarını isteriz.

Hasan Feyzi’nin güzel kasidesini, ba’zı kelimeleri ilâve ile “Lâhika”ya geçirdik ve size de gönderdik.

SAİD NURSÎ


* * *

(85)

Çok Aziz, Çok Sıddık ve Sadık Kardeşlerim ve Risâle-i Nur Cihetinde Emin ve Hâlis Vârislerim!

Çok ma’nidar ve kuvvetli bir tevafuk ve şâkirdlerin sadakatlerine delil bir zâhir kerâmet-i Nuriyeyi beyân etmeme bir ihtar aldım. Şöyleki:

Ses Yok