Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 228 | 338
(338-338)

Râbian: Pek çok tecrübelerle ve hâdiselerle kat’i kanaat verecek bir tarzda, Risâle-i Nur’un ağlamasiyle ya zemin titrer veya hava ağlar. Gözümüzle çok gördüğümüz ve kısmen mahkemede dahi isbat ettiğimiz gibi; tahminimce, bu kış emsâlsiz bir tarzda yaz gibi -bidâyette- gülmesi, Risâle-i Nur’un perde altında teksir makinesiyle gülmesine ve intişarına tevâfuku ve her tarafta taharri ve müsadere endişesiyle tevakkufla ağlamasına, birdenbire kış dehşetli hiddeti ve ağlamasıyle tetâbuku, kuvvetli bir emâredir ki, hakîkat-ı Kur’âniye’nin bu asırda parlak bir mu’cize-i Kübrâsıdır, zemin ve kâinat onun ile alâkadar...

Said Nursî


* * *

(228)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Bugün birden hâtıra geldi ki; mes’ele-i Nuriye münâsebetiyle bu medreseye kader-i İlâhî ve kısmetin sevkiyle gelenleri tâziye yerine tebrik eyle. Çünkü ekseriyetin her biri yirmi otuz sene, belki yüz sene, belki bin ma’sûm kardeşlerimize bedel gelip onları bir derece zahmetten kurtarıyor.. Hem Nur’la îmana hizmetiniz devam etmekle beraber, her biri az zamanda çok hizmet etmiş... ba’zıları on senede yüz senelik iş görmüş gibidir. Hem bu yeni medrese-i Yusufiye’nin imtihanında bulunup onun geniş ve küllî kıymetdar neticelerine bilfiil hissedar olmak için bu zahmetli mücahedeye giriyorlar. Ve kolayca görmelerine müştak oldukları hâlis, sâdık kardeşlerini görüp tatlı bir ders alıp veriyorlar. Hem mâdem dünyanın istirahat zamanları devam etmiyor, boşuboşuna gidiyor; elbette böyle az zahmetle çok kâr kazananlar tebrike lâyıktırlar.

Kardeşlerim, bu geniş hücum, Risâle-i Nur’un fütuhatına karşıdır. Fakat anladılar ki; Nurlara iliştikçe daha ziyâde parlar, ders dâiresi genişlenip ehemmiyet kesbeder ve mağlûb olmaz. Yalnız


perdesi altına girer. Onun için plânı değiştirdiler, zâhiren Nurlara ilişmiyorlar. Biz mâdem inâyet altındayız, elbette kemâl-i sabır içinde şükretmeliyiz.


* * *
Ses Yok