Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 326 | 409
(409-409)

Hem Nurların ve hizmet-i îmaniye ve Kur’âniyenin şerefini ve selâmetini himaye etmek için, dünyanın maddî ve içtimâî ve siyasî bütün ezvâkını ve merakını terkettiğimi ve idam gibi ehl-i garazın bütün tehditlerine beş para ehemmiyet vermediğimi, yirmi sene işkenceli esaretimde iki dehşetli hapislerimde ve muhakemelerimde kat’i göründü.

İşte yetmiş beş sene devam eden bu düstûr-u hayatım varken, Risâle-i Nur’un fevkalâde kıymetini kırmak fikriyle, şeytanların bile hayâline gelmiyen bir iftirayı resmî makamı işgal eden bir adam yaptı; demiş: “Gecede tablalarla baklavalar ve fâhişeler ve namussuz bir kısım gençler yanına gidiyorlar.”

Halbuki benim kapım gecede hem dışardan, hem içerden kilitli; hem sabaha kadar bir bekçi, o bedbahtın emriyle kapımı bekliyordu. Hem buradaki komşular ve bütün dostlar bilirler ki, ben işâ namazından sonra, tâ sabaha kadar, hiç kimseyi yanıma kabul etmemişim.

İşte böyle bir iftiraya bir sefih ahmak insan eşek olsa, sonra şeytan olsa ona ihti’mal vermez; o adam anladı, o gibi plânlardan vazgeçti. Buradan başka yere cehennem olup gitti. Onun resmiyet cihetiyle beni değil, belki Nurcuları lekedar etmek için kurduğu plânı ile, bu yeni hâdiseyi vesile edip şâkirdlere leke sürmek istenildi. Fakat hıfz ve himayet ve inâyet-i İlâhîyye, o plânı da hârika bir tarzda akim bıraktı.

Bu beyanla ben, nefsimi tebrie etmiyorum. Belki kudsî hizmet-i îmaniye o nefsi, bütün hevasatından vazgeçirmiş ve o hizmetteki ma’nevî zevk ona kâfi geliyor demek istiyorum ve Nurcuların ihtiyat ve dikkate ihtiyaçlarını beyan ediyorum.

* * *

(326)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: Hem Medreset-üz-Zehra şâkirdlerini, hususan Mübârekler Heyetini ve Isparta Vilayetini merhum Hâfız Mustafa’nın vefatıyla ta’ziye ile Hâfız Mustafa’yı tam vazifesini yapmasıyla yirmi senede ikinci bir Hâfız Ali olarak yirmi senedenberi usanmadan, sarsılmadan Nurların neşrine çalışmasını, bütün ruh u canımızla tebrik, hem onu, hem Isparta Vilayetini, hem Medreset-üz-Zehra’yı tebrik ediyoruz. Hakîkaten bu merhum kahraman kardeşimiz aynen Hâfız Ali gibi vazifesini bitirdi; âlem-i nura ve berzaha Hâfız Ali ve Hasan Feyzi gibi kardeşlerinin yanına gitti. Cenâb-ı Hak Risâle-i Nur’un hurufatı adedince onun defter-i hasenatına hayırlar yazsın ve ruhuna rahmet eylesin. Âmin!

* * *
Ses Yok