Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 324 | 407
(407-407)

İkincisi: Mâdem Nur Risâleleri medrese malıdır. Siz de medreselerin hem esası, hem başları, hem şâkirdlerisiniz; onlar sizin hakîki malınızdır. Münasib görmediğiniz risâleyi şimdilik neşrini geri bırakırsınız.

Üçüncüsü: Tevafuklu Kur’ânımız mümkünse fotoğraf matbaasiyle tab’edilsin ki, tevafuktaki lem’a-i i’caziyye görünsün. Hem baştaki Türkçe tarifatı ise; o, Kur’ân ile beraber tab’edilmesin, belki ayrıca bir küçük risâlecik olarak ya Türkçe veya Arabîye güzelce çevirip öylece tab’edilsin.

* * *

(324)


Gâyet Kıymetli, Fedakâr Nur Kahramanı Ağabeyimiz Husrev Efendi!

Şimdi beş def’adır Diyânet Reisi Nur’dan bir takımı musırrâne istedi. Üstad da şiddetli hastalığı içinde tashih edip -şimdilik bitmek üzeredir- Diyânet Reisi’nden onun ma’nevî fiatı olarak üç madde istemiş: Birisi: Sizin hârika yazdığınız mu’cizeli Kur’ânı fotoğrafla tab’etmek. Bu maddeyi kabul etmiş; yalnız “başındaki Türkçe tarifatı müstakil kalsa, ayrı tab’edilse münasibdir.” demiş. İşte Üstadımız ona yazdığı mektubu bera-yı malûmat leffen size gönderiyoruz. Üstadımız diyor ki: “Hem bir takım Risâle-i Nur’u, hem makine ile çıkan mecmûaları ona göndermek ve Husrev gibi bu işde en ziyâde alâkadar bir kardeşimizin eliyle teslim etmek cihetini meşveretinize havale ediyor.” Siz de tam bir meşveretle sizin bu mes’elede oraya gitmenizin vücûdca sıhhatiniz müsaidse ve fikrinize de muvafık ise, muayyen bir vakitte acele oraya gidersiniz ve adresinizi bildirirsiniz. Biz de takımı ve mecmûaları size Ankara’ya elinize yetiştireceğiz. Hattâ siz isterseniz kendi hesabınıza, onları müftüler neşretmek niyetiyle Diyânet Reisi’ne verirsiniz.

Hizmetinde bulunan
Halil, Sâdık, İbrahim


* * *
Ses Yok