Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 309 - 310 | 397
(397-397)
(309)


Aziz Kardeşlerim!

Her halde üç avukatlarımız mahkeme elinde bulunan çok kıymetli mu’cizatlı Kur’ânımızı ve kitaplarımızı o insafsızların ellerinden kurtarmağa çalışmak lâzımdır. Hem Sirâcınnûr’un âhirindeki yasak olmuş Beşinci Şuâ’ı çıkarsınlar; o mecmûamızı da bize iade ve Zülfikar’ın sebeb-i müsaderesi olan iki sahifeyi koparsınlar; o büyük, kıymettar mecmûamızı bize iade etmelerine çalışmaları elzemdir. Hem benim bu ağır vaziyetimin tahfifine, hem Ankarada, hem burada Arpacı Salih ile beraber müracaat etsinler. Hem benim Denizlide dokuz ay hapsim, kanunen aynı mes’ele ve aynı mevhum cürüm olmasından bu cezamıza sayılması hakkımızdır. Çalışsınlar.

Said Nursî


* * *

(310)


Evvelâ: İhtiyat ve temkin ve meşveret etmek lâzımdır.

Sâniyen: Zübeyir bana merhum birâderzâdem Abdurrahman yerine ve Ceylân merhum birâderzâdem Fuad bedeline verilmiş diye ma’nevî ihtar aldım. Ben de burada işimi onlara bıraktım.

Sâlisen: Haber aldım ki, çok çalışan fakat ihtiyatsız Ahmed Feyzi’nin “Mâidet-ül Kur’ân” başında ma’lûm mektubumu mahkeme hey’eti bahâne ederek -ki: “Said kendi hakkındaki medihleri ve sâireyi tasdik etmiş.” -benim mahkûmiyetime bir sebep gösterilmiş. Ben mükerrer dedim ki, herşeyden evvel Ahmed Feyzi onu beyân edip -ki o mektub, kendi hakkındaki mektupları kabûl etmemek ve sâir bir kısmını tâdil etmek lâzımken- lüzumsuz onları hiddete getiren şeyleri yazmış. Ben onun bin kusurunu görsem, ondan gücenmem. Fakat Nurlara zarar gelmemek için cesûrâne ve ihtiyatsız hareketten bir derece çekinmek lâzımdır.

Ses Yok