Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 140 | 227
(227-229)

Ben dedim: Hadsiz şükür olsun ki; bir muallim terhis edildi, onun bedeline iki Hasan ve iki Mustafa ve üç muallim ve bir çalışkan muallim, vazifeleri içinde Denizli kahramanının vazifesini görüyorlar. İşte bu hal işâret eder ki: Nasıl Hâfız Ali gitti, Denizli onun yerine geldi, acısını unutturdu; öyle de; bir Hasan Feyzi gitti, yerine bir dârülfünun gelecek, İnşâallah acısını unutturacak.

Umum kardeşlerime selâm.

* * *

(140)

Evvelen: Kahraman Nazif’in ve hakîkaten Nazif ruhunda ve sadakatinde kendi arkadaşlarının makine ile vesâir cihette Nur’a hizmetleri, bu memleketi cidden minnetdar edecek bir vaziyettedirler. Cenâb-ı Hak onları muvaffak eylesin.. âmin. Hususan makinelerinin mahsulâtı hem zînetli, hem açık, hem sıhhatli (Hâşiye) olmasından, büyük bir muvaffakıyettir. Cenâb-ı Hak Nazif’e çok Salâhaddinler, İbrahimler vermiş.

Benim kendi hattımla Zülfikâr’ın başında bir parça yazımı istiyor. Gönderdiği yağlı dört sahifeyi kendi yazımla bu rahatsızlığım zamanımda bizzat yazamadığımdan, ben söyleyip benim dâimî kâtibim yazsın. Bazı kelimeleri ben yazacağım.

Nazif kardeşimizin hem İstanbul, hem İnebolu Nurcularının nâmına bayram ve yeni sene teberrükü hesabına gönderdiği maddî üç nevi teberrükü aldım. Onların umumu nâmına âdetime muhalif olarak kabul ettim. Allah onlardan razı olsun. Âmin. Onların hatırı için kaidemi kırdım. Ve ma’nevî ve firdevsî olan Nur Zülfikârı ikinci Salâhaddin olan Küçük İbrahim’in nâmına ve ekseriyet-i mutlakası “Sözler”i gâyet güzel bir sûrette yazan ve Nazif sadakatinde ve alâkasında bulunan kardeşimiz Mustafa Osman’ın umum Safranbolu Nurcuları nâmına gönderilen iki mecmûayı da beraber aldık. Cenâb-ı Hak “Zülfikâr”ın ve o iki mecmûanın harfleri adedince onların, İbrahim ve Mustafa ve İzzet ve refiklerinin ve yardımcılarının defter-i a’mâline hasenatlar yazsın ve her harfine mukabil yüz rahmet eylesin, âmin.
-----------------------------------------------------------------------------

Hâşiye: Bu defaki yirmi dört sahifede yalnız iki üç noktada olmuş, başka yok. Bir çok kelimesi noksan, ma’na anlaşılır; daha tamamına bakamadım.
Ses Yok