Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 147 | 238
(238-238)

Cenâb-ı Erhamürrahimînden tazarru ve niyaz eylerim ki, Risâle-i Nur’a ve üstadımıza bu Hasan Feyzi’nin acısını unutturacak daha çok Hasan Feyziler ihsan buyursun; ve onların başlarında üstadımızı mes’ud ve bahtiyar ve muammer buyurmasını onun derya-yı rahmetinden, fazlından, inâyetinden ve ihsanından, ikramından, in’amından, eltafından ümidvar olup, görmekliğimizi tazarru ve niyaz eylerim.


Günahkâr, âciz, kusurlu talebeniz
Halil İbrahim (Rahmetullahi aleyhi ve alâ Hasan Feyzi)


(147)

Bu sıkıntılı zamanda nefsim sabırsızlıkla beni ta’ciz ederken, bu fıkra onu tam susturdu, şükrettirdi. Size de faidesi olur diye leffen takdim edilen bu fıkra, başımın yanında asılı duruyor.

1— Ey nefsim! Yetmiş üç sene, yüzde doksan adamdan ziyâde zevklerden hisseni almışsın. Daha hakkın kalmadı.

2— Sen, âni ve fâni zevklerin bekasını arıyorsun. Onun için, onun zevaliyle ağlamağa başlıyorsun. Kör hissiyatınla bu yanlışının tam tokadını yersin. Bir dakika gülmeye bedel, on saat ağlıyorsun.

3— Senin başına gelen zulümler ve musîbetlerin altında kaderin adaleti var. İnsanlar, senin yapmadığın bir işle sana zulüm ediyorlar. Fakat kader, senin gizli hatalarına binaen, o musîbet eliyle seni hem terbiye, hem hatana keffaret ediyor.

4— Hem yüzer tecrübenle -ey sabırsız nefsim- Kat’i kanaatım gelmiş ki; zâhirî musîbetler altında ve neticesinde, inâyet-i İlâhîye’nin çok tatlı neticeleri var.


çok kat’i bir hakîkatı ders veriyor. O dersi dâima hatıra getir. Hem feleğin çarkını çeviren kanun-u İlâhî, senin hatırın için o pek geniş kanun-u kaderî değiştirilmez.

Ses Yok