Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 147 | 237
(238-238)

İkinci kutub ise; kısmen müstakil olarak Onuncu Söz, Yirmi dokuzuncu Söz, Yirmi sekizinci Söz, husûsan cismanî lezzetlerin isbatında ve Mukaddeme-i Haşriye gibi risâlelerde gâyet kuvvetli haşr-i cismanîyi isbat etmiş, muannidleri de susturmuş. Ve îmân-ı billah gibi, bu dünyadaki mevcûdat zâhir bir sûrette onu göstermediğinden kısm-ı ekserîsi ise, sâir erkân-ı îmâniye içinde haşri kuvvetli isbat eder.

Ezcümle: Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın hakkaniyetini isbat eden bütün hüccetleri, ikinci derecede haşr-i cismanîyi, binler âyât-ı Kur’aniyenin tasvir ve îzahatlarıyla isbat ediyor. Acaba, Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın mu’cizane cennet’in lezâiz-i cismaniyesinden bahisleri ve îzahları derecesinden daha başka bir îzaha lüzum kalır mı?

Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın hakkaniyetini isbat eden bütün mu’cizeleri, ve hüccetleri ikinci derecede haşr-i cismanîyi ve cennet ve cehennem’in lezâiz ve âlâm-ı cismanîsini hârika belâğatıyla tasvir ve îzah ediyor. Ve o îzahtan sonra, daha îzaha ihtiyaç kalır mı?

Hem Cenâb-ı Hakk’ın vücûb-u vücûdunu ve rahîmiyet ve hakîmiyetini ve ilim ve kudretini ve hafîziyetini ve sıfât-ı kudsiyesini isbat eden bütün bürhanlar, hüccetler, bir cihette haşri isbat ettiği gibi; rubûbîyetin muktezası olan irsal-i Rusül ve inzal-i Kütüb cihetiyle, hem Risâlet-i Muhammediye’yi (A.S.M.) istilzam...

Hem Kur’an, O’nun konuşması ve kelâmı olmadığını ve Kelâmullah olduğunu isbat etmekle, haşr-i cismanîyi tafsilâtıyla bu iki noktadan yine isbat ediyor.

Elhasıl: Risâle-i Nur’da îmân-ı billah ve îmân-ı bilyevm-il âhir olan iki kutb-u îmânî, tam birbirine müsâvi gelecek bir derecede isbat edilmiş. Yalnız bu kadar var ki, haşr-i cismanî kısmen sarihan ve kısmen zımnî ve tebaî isbat edilmiş. Çünki bu âlem-i şehâdet, Sâniini gâyet sarih ve zâhir gösteriyor; ve haşri zımnî ve perdeli haber verir.

İnşâallah bir zaman, Risâle-i Nur şâkirdlerinden birisi veya birkaç tanesi, o dokuz makamı ve berâhini te’lif edecek ve Mukaddeme-i Haşriye’nin başındaki âyet-i a’zamın dokuz fıkrasının hazinelerini, Risâle-i Nur’da münteşir haşr-i cismanî berâhiniyle ve kalblerine gelen sünûhat ve ilhamat ile açıp; Dokuzuncu Şuâ’ı, Onuncu Söz’den daha parlak, daha kuvvetli bir tarzda tekmil edecek.

Bütün kardeşlerimize birer birer selâm ve bayramlarını tebrik ediyoruz.

Said Nursî


* * *
Ses Yok