Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 277 - 278 - 279 | 377
(377-377)
(277)


Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Merak etmeyiniz, biz inâyet altındayız. Zâhiren zahmetler altında rahmetler var. Ehl-i vukufu mecbûr etmişler ki, bir parçasını çürütsünler. Elbette onların kalbleri “Nurcu” olmuş.

Said Nursî


* * *

(278)


Aziz, Sıddık, Sarsılmaz, Telâş etmez, Âhireti Bırakıp, Fâni Dünyaya Dönmez Kardeşlerim!

Bir parça daha burada kalmaktan, mes’elemizi bir derece genişlendirmek istemelerinden mahzun olmayınız. Bilâkis benim gibi memnun olunuz. Mâdem ömür durmuyor, zevâle koşuyor. Böyle çilehânede, uhrevî meyveleriyle bâkîleşiyor. Hem Nur’un ders dâiresi genişliyor. Meselâ; ehl-i vukufun hocaları, tam dikkatle Sirâcınnûr’u okumağa mecbûr oluyorlar. Hem bu sırada çıkmamızla, bir iki cihetle hizmet-i îmaniyemize bir noksan gelmek ihti’mali var. Ben sizlerden şahsen çok ziyâde sıkıntı çektiğim hâlde çıkmak istemiyorum. Siz de mümkün olduğu kadar sabır ve tahammüle ve bu tarz-ı hayata alışmağa ve Nurları yazmak ve okumaktan teselli ve ferah bulmağa çalışınız.

Said Nursî


* * *

(279)


Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: Yanımda bulunan yeni harfle müdafaatın âhirindeki cetvelden iki tanesini, ehl-i vukufa cevabla beraber Diyânet Riyâseti’ne ve Ankara’nın ağır ceza mahkemesine göndermek için lüzum varsa size göndereceğim. Hem ehl-i vukufa cevabın bir sûreti buradaki mahkemeye verilsin.

Ses Yok