Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 86 - 87 | 181
(181-181)
(86)

Kardeşlerim!

Siz müteessir olmayınız.. hem merak etmeyiniz. Yalnız, dua ile bana yardım ediniz. Çünkü, bir kaç gündür sol kolum çok ağrıyor, gece rahatsız ediyor. Kimseyi yanıma bırakmadığımdan, oda içindeki zarurî işlerimi zahmetle yapabilirim. Zannederim eskiden beri bende bulunan kulunç illetinin bir şubesidir ki; buranın mizacıma çok dokunan maddî havası ve kışı, o insafsızların evhamı, tazyikatları ve ma’nevî kışı, damarıma doku-nur. Adeta bir yarım nüzul isabeti gibi ızdırab çektim. Fakat Lillâhilhamd sizin makbul dualarınız, o tehlikeyi de hafif bir sûrete çevirdi. İnşâallah o sûrette geçer; çok sevablı faidesi, yerinde kalır.

Kardeşlerim! Selâhaddin’in yazısına göre, o havalide dahi “Asa-yı Musa Mecmûası” çok faaliyettedir, fütuhat yapıyor. Demek o tarafda o çok ehemmiyetli vazife-i Nuriyeyi yapıyor. Yüz bin elhamdülillâh, yazanlara da yüz Mâşâallah, Bârekâllah!

* * *

(87)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: Hadsiz şükür olsun ki; Isparta, tam bir Medreset-üz Zehra ve Cami-ül-Ezher olacağını ve olmaya başladığını, kahraman talebelerinin bu ağır şerait altında sarsılmadan faaliyetleri isbat ediyor. Ve diyanetce ve Kur’ân ve Risâle-i Nur’a müştakane çalışmaları, hattâ Ali Köyü’nde, Alilerin gayretiyle çok çocukların talebeliğe girmeleri ve diğer bir köyün umum gençleri gece Kur’âna çalışmaları ve camiler cemaatle dolmaları, Nur şâkirdlerinin çektikleri bütün sıkıntıları hiçe indiriyor.

Saniyen: Fevkalâde sadakat ve alâka taşıyan Halil İbrahim’in bu dördüncü şehnamesi, benim Nur’a hâdimliğim noktasında haddimin pek fevkindeki tarifnamesi gerçi çok güzeldir; fakat Risâle-i Nur’dan ziyâde benim şahsıma baktığı cihetiyle, şimdilik size göndermedim, ta’dilden sonra gönderilecek.

Hem ona, hem onun rüfekalarına bilhassa selâm ederiz.

Salisen: Siz, bana karşı su-i kasdlara merak etmeyiniz.. belki bir cihette memnun olunuz ki; Risâle-i Nur ve şâkirdleri yerinde, benim cüz’î ve vazifesi bitmiş olan şahsıma hücum ediyorlar, tazib ederler. Bugünlerde, buranın büyük me’murları, çekinmeyerek ba’zılara demiş:

Ses Yok