Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 184 | 280
(280-280)

Nur Risâlelerinin Medreset-üz-Zehrası, (Hâşiye) Ravza-i Mutahharanın


civarındaki ulemanın şefkatine çok muhtaç ma’nevî bir mahdumudur, bir talebesidir, şiddetli düşmanların hücumuna ma’rûz kalmış bir şâkirdidir ve Âlem-i İslâmı dâima tenvir eden sizin o büyük medresenizin küçük bir dâiresi ve şubesidir. Onun için, o âlikadr üstad ve müşfik peder ve hamiyetkâr mürşid-i âzam olan zatlar, bu biçâre evlâdına tam ma’nevî yardım etmesini onların ulûvv-u himmetinden bekliyoruz. O pek büyük üstadlarımıza takdim edilen iki kitab ise; bir talebe, dersini ne derece anlamış diye, akşam üzeri üstadına ve babasına yazıp vermesi gibi, o iki dersimiz, o şefkatli allâmelerin nazar-ı müsamahalarına arzedilmiş diye bir mektub yazınız, ve selâm ve ihtiramlarımı ve ellerinden öptüğümü tebliğ ediniz. “Bu risâlelerin müellifi Said Nursî, yirmi iki senedir inzivadadır. Tecrid-i mutlak içinde bulunduğundan, halklarla görüşemez. Ancak zaruret derecesinde başkalariyle az bir zaman sohbet edebilir. Yanında hiçbir kitab bulunmaz. Bütün yazdıkları, yüz otuz parça risâlelerin menba’ları, me’hazleri yalnız Kur’ândır” diyor. Biz de bütün kuvvetimizle tasdik ediyoruz. Kendisi hem hasta, hem gurbette, hem perişan bir halde ba’zan çok sür’atli yazdığı risâlelerde sehivler bulunabilir diye, sizin gibi allâmelerden nazar-ı müsamaha ile bakmanızı rica ettiğini bize söyledi. Biz de ricasını tebliğ ederek ellerinizden öperiz.


Nur Şâkirdlerinden

Tahirî Hayri Mustafa Sadık Osman Husrev Tahir

* * *

(184)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Şimalin İsveç, Norveç, Finlândiya Kur’ânı, mekteblerinde en büyük halâskâr bir kitab olarak kabul ettikleri gibi, şimdi erkân-ı İslâmiyyenin birincisi olan ramazan sıyamını tutmak niyetiyle Cami-ül Ezher’e “Şimalin pek uzun günlerinde bir çâre-i tahfifi ve te’hiri yok mu?” diye sormuşlar.


Haşiye: Medreset-üz-Zehranın maddi te’sisine çok maniler bulunduğundan şimdilik Nur Şâkirdlerinin hey’et-i mecmûasının dâiresinden ibarettir.

Ses Yok