Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 424 - 425 | 568
(568-568)
(424)


Üstadımız der:

“Benimle görüşmek isteyen aziz kardeşlerime beyân ediyorum ki: İnsanlarla görüşmeye zaruret olmadıkça tahammülüm kalmadığından, hem şimdi tesemmümden, za’fiyetten, ihtiyarlıktan ve hasta bulunmuş olmaktan dolayı fazla konuşamıyorum. Buna mukabil, kat’iyyen size haber veriyorum ki: Risâle-i Nur’un herbir kitabı bir Said’dir. Siz hangi kitaba baksanız benimle karşı karşıya görüşmekten on def’a ziyâde hem faydalanır, hem hakîki bir sûrette benimle görüşmüş olursunuz. Ben şuna karar vermiştim ki; Allah için benimle görüşmek isteyenleri görüşmediklerine bedel her sabah okuduklarıma, dualarıma dâhil ediyorum ve etmekte devam edeceğim.”

Şimdi bir-iki aydır Üstadımız bir hizmetkâriyle dahi konuşamıyor. Konuştuğu vakit bir hararet başlıyor. Bunun hikmetini bir ihtara binaen söyledi ki: Risâle-i Nur bana hiç ihtiyaç bırakmıyor. Konuşmaya lüzum kalmadı. Hem ben âciz şahsımla binler dostlarımdan yirmi-otuz dostla konuşabilirim. Yirmi adamın hatırı için binler adamın hatırını rencide etmemek için konuşmaktan men’edildim ihtimali kavîdir. Husûsi görüşmediğim için mâzur görsünler. Hattâ bayramda musafaha etmek ve ona bakmaya tahammül edemiyor. (Hâşiye) Onun için hatırları kırılmasın.

* * *

(425)

(Dört sene evvel Üstadımız hastalığı yüzünden beni Ankara’da Risâle-i Nur’un mahkemeleri ile alâkadar işlerini tâkib için tevkil ettirdiği zaman, ba’zı meb’uslara gönderdiğimiz ilişik mektubumuzu yeniden sizlere ve muhterem meb’usların nazar-ı irfanlarına takdim ediyoruz. Buna sebeb, aynı mes’elenin devam etmesidir. Bilhassa son aylarda şark vilâyetlerinde kurulması için teşebbüse geçilen yeni üniversitedir.)


Hâşiye: Şimdi hem Ankara, hem İstanbul, hem Samsun, hem Antalya Risâle-i Nur’un neşrine başladığı cihetle; gizli din düşmanı komiteler o neşriyata karşı bir evham vermemek için, şimdilik has dostları da kabul etmemeye mecbûr oldu. Tâ, Sözler’in tab’ı tamam oluncaya kadar.


Ses Yok