Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 336 | 422
(422-422)
(336)


Aziz, Sıddık, Fedakâr Kardeşimiz Hacı Ali!

Gönderdiğiniz kıymetdar ve bilhassa Hazret-i Üstadı pek çok sevindiren mektubunuzu aldık. Üstadımız diyor ki:

“Risâle-i Nur, bu zamanda kâfidir. On sene medresede okuyanlar, Risâle-i Nur’la bir senede aynı istifadeyi ettiklerine şahid, binler ehl-i ilim var. Mâdem Hacı Kılınç Ali birbuçuk sene bütün Risâle-i Nur eczalarına sahib çıkmış, kısmen okumuş; nazarımızda yirmi senelik bir Nur talebesidir. Ben her sabah haslar içinde onun ismiyle bütün ma’nevî kazançlarıma, defter-i a’maline geçmek için hissedar ediyorum. Öyle ise, o da bütün hayatını Risâle-i Nur’a vermeye mükelleftir. Demek şimdiye kadar Câmi-ül Ezher’e gitmeğe muvaffak olmaması ehemmiyetli bir hikmet içindir ki, Nurlar ona kâfi imiş. Şimdi Şam’a, Haleb’e yakın olan Urfa’da bir Medrese-i Nuriye ileride teşekkül etmesini kuvvetli ümid ediyoruz. Kılınç Ali ile beraber Eski Said’in gâyet kıymetdar bir talebesi olan Şam’daki Molla Abdülmecid, Urfa’daki Nur’un talebelerinden Seyyid Sâlih ve onun yanına giden Nur’un fedakâr bir talebesiyle muhabere etsinler. Ben hem Molla Abdülmecid’e, hem Hacı Ali’ye, hem Şam’daki Risâle-i Nur’la alâkadar olanlara pek çok selâm ediyorum. Ve duâlarını ve o mevki-i mübârekede bana duâ etmelerini rica ediyorum.” dedi.

Evet, kahraman kardeşimiz Hacı Ali; Hazret-i Üstad dâima sizin fedakârlığınızı izhar buyuruyorlar. Biz de sizi tahsinlerle tebrik ediyoruz.


Üstadın hizmetinde bulunan kusurlu
Sungur, Zübeyr, Ziya


* * *
Ses Yok