Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 367 | 452
(452-452)

Mesaînizin semeresi az da olsa kanaat ediniz. Mücahede cephesinde ba’zı zaîflerin geri çekilmesi, cesurlarda daha ziyâde kahramanlık damarını tahrik ettiği gibi; Nur fedakârları, vehhamların çekilmesiyle daha ziyâde gayret ve sebata belki şevk ile daha ziyâde çalışmağa sebeb olmak gerektir. Evet Risâle-i Nur’un mühim bir hakîkatından siz fıtraten bir ders aldınız. Yine o hakîkatı nazar-ı dikkate alınız; o da şudur:

Vazifemiz ihlâs ile îman ve Kur’âna hizmet etmektir. Amma bizi muvaffak etmek ve halka kabûl ettirmek ve muarızları kaçırmak ise, o vazife-i İlâhîyyedir. Biz buna karışmayacağız. Mağlub da olsak, kuvve-i ma’nevîyeye ve hizmetimize noksanlık vermiyecek. O noktada kanaat etmek lâzımdır. Meselâ: Bir zaman İslâm’ın büyük bir kahramanı Celâleddin-i Harzemşah’a demişler: “Cengiz’e karşı muzaffer olacaksın.” O demiş: “Vazifemiz cihad etmektir. Bizi galib etmek vazife-i İlâhîyedir. Ona karışmam.” Sizin şimdiye kadar sarsılmadan hâlis hizmetinizin delâletiyle, siz de bu kahramana iktida etmişsiniz. Binden bir-iki adam sizden kabûl etse, yine sarsılmamak gerektir. Ba’zan bir-iki adam, bine mukabil geliyor.

Sâniyen: Ankara’da bu sıralarda nazarlar dünyaya ziyâde çevrilmiş. Ve iktidar kısmı daha tam prensibini kabûl etmeğe vakit bulamamış; müteaddid partiler kendine tarafdar bulmak için veya kabahatlarını seddetmek için elbette çok çalışıyorlar. Ve İslâmiyet ve Kur’ân aleyhindeki hariçteki cereyanlar elbette dâhilde ba’zılarını bulmuşlar ki; Kur’ân lehinde cidden çalışanları uçurmak, kaçırmak, evham vermek gibi propagandalarla hakîki fedakâr olmayan veya dünya ile ve fazla dostlar ile alâkadar olanları evhamlandırıyorlar ve Nurcuların da kuvve-i ma’nevî-yelerini kırmağa çalışıyorlar.

Said Nursî


* * *

(367)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Ben size bugün mektub yazacaktım. Ziyâde rahatsızlığım sebebiyle telâşta iken, aynı dakikada Mustafa Gül ve İbrahim Gül geldiler. Hem bana ilâç, hem teselli, hem büyük sevince vesile olduklarından, o iki mübârek kardeşimi benim vekillerim ve bir mektub olarak size gönderiyorum. Onlar birer Said olarak benim bedelime sizi ziyaret ve tebrik edip sâir şeylerimi de size beyân etsinler.

* * *
Ses Yok