Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 14 | 76
(76-77)
(14)

(HEYET-İ VEKİLEYE VE MİLLET VEKİLLERİ RİYASETİNE CÜZ’Î, FAKAT EHEMMİYETLİ BİR MARUZATIMDIR.)

Otuz senedenberi hayat-ı siyasiyeden çekindiğim halde, bu sırada bir def’aya mahsus olarak vatanî ve millî ve âsayişî bir mes’eleyi beyan ediyorum.

Şöyle ki:

Çok emarelerle kat’i kanaatımız geldi ki; anarşilik hesabına bana ve bu Emirdağı kasabasına ve dolayısiyle bu vatana bir su-i kasd var ki, bir habbeyi kubbeler ve bir sinek kanadı kadar ehemmiyeti olmayan bir hadiseyi dağ gibi gösterip, sükûnete muhtaç olan bu vatanda beni bahâne edip, anarşilik hesabına ve bir ecnebi plâniyle bize, yâni biçâre vatandaşlarımızı idâm-ı ebedîden ve şübehat-ı uhreviyeden kurtarmağa çalışan Nur şâkirdlerine, bütün bütün kanunsuz ve keyfî hücum edildi. Pek zâhir bir garaz ile evhamlar yüzünden, baruta ateş atmak gibi, bu vatana ve asayişe beni bahâne edip su-i kasd edildi.

Şöyle ki:

Üç mahkemenin yirmi sene hayatımdaki mektublar ve kitablarımı ve hallerimi inceden inceye tedkikten sonra, bize ve kitablarıma beraat verdikleri halde ve üç senedenberi te’lifatı terkettiğim ve haftada ancak bir mektub yazabildiğim ve üç dört terzi çıraklarından -ki herbiri bir gün nöbetle bana zaruri hizmetimi yapan-, mecbûr olmadan başka kimseyi kabul etmediğim ve serbestiyet verildiği halde memleketime gitmediğim halde, hiç ömrümde görmediğim bir tarzda ve resmî bir sûrette beni hiddete getirip, bir hâdise çıkarmak için tahkir ve ihanet kasdiyle, kanunsuz ve garazla beni taharri ile kapımın kilidini kırıp, Kur’ânımı ve arabî levhalarımı evrak-ı muzırra gibi alıp götürmekle beraber, adliyenin mühim bir me’muru, resmen buradaki me’murlara âmirâne demiş ki: “Ne için? Said’i iki jandarma ile teşhir sûretinde çıkarıp, zorla başına şapka giydirip öylece ifadeye getirmediniz. Hem ona yanaşanları dövünüz.” diye ehemmiyetli bir mecliste ve ayn-ı hakîkat olan ifademi okudukları vakit söylemiş. Bunda şek ve şübhe kalmadı ki, beni tahkir ve ihanet edip, hiddete getirip, asayişi bozmak garazı takib ediliyor. Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, binler haysiyet ve şerefim bu vatandaki biçârelerin istirahatına ve onlardan belâların def’ine feda etmeğe bir halet-i ruhiyeyi ihsan eylemiş ki, ben de onların yaptığı ve niyetinde bulundukları tahkirat ve ihanetlere karşı tahammüle karar vermişim. Bu milletin asayişine, hususan ma’sûm çocukların ve muhterem ihtiyarların ve biçâre hastaların ve fakirlerin dünyevî istirahatlarına ve uhrevî saadetlerine binler hayatımı ve binler şerefimi feda etmeye hazırım.

Ses Yok