Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 352 | 436
(436-436)

Otuz beş seneden beri hergün Cevşen’i okuduğum halde, o hâşiyeyi üç dört def’adan ziyâde okumadım. Onun için onun aynı münasib olmaz. Tâ muarız ve zındıklar itiraz parmaklarını uzatmasınlar. İnşâallah yakında o mübârek Cevşen-ül Kebir, Nurcuları şevkiyle tenvir edecek.

Sâlisen: Ankara ve İstanbul Üniversite Nurcuları İstanbul’da iki bin aded Rehber’i tab’ediyorlar. Zannımca büyük Rehber’dir. Daha iyi. İnşâallah gençlere büyük bir rehber olur. Kılınç Hacı Ali’ye Medreset-üz-Zehra ile münâsebetdar olmak için siz yazınız ki: Asâ-yı Musa’yı edib âlimler güzelce tercüme etsinler. Tâ o tercüme münâsebetiyle âlem-i İslâm’ın o üstadları Nurlarla alâkadar olsunlar.

Râbian: Hacca giden kardeşimiz Marangoz Ahmed selâmetle gelmiş mi, merak ediyorum. Hem Zülfikâr ve Asâ-yı Musa’nın âhirinde Husrev’e ve yardımcılarına olan aynı duayı Mustafa Gül ve refiklerini ilâve ile Sözler mecmûasının âhirinde yazınız. Bâki umumunuza selâm.


Kardeşiniz
Said Nursî


* * *

(352)

“Bu muallim Osman, Ceylan’ın hapis arkadaşıdır. Ondan tam ders almış. İkinci bir Ceylan olmak kabiliyeti var. Medâr-ı hayrettir; duamda Nurcular dâiresinde hergün isimleriyle yâd ettiğim iki sofî meşreb, kendilerini satmak fikriyle bana ve Nur’a iliştiklerine dâir mektub geldi. Ben gücenmedim; onları daha ziyâde duama aldım. Aynen eskiden İstanbul’da eski partinin desiseleriyle bize ilişen malûm ihtiyar şeyh gibi onları hem kendime mübârek kardeş, hem dost bildim; hakkımı helâl ettim. Fakat iki İhlas Lem’alarını okumalarını arzu ediyorum.

Kardeşlerim, siz dahi böylelerden gücenmeyiniz, münakaşa etmeyiniz.”

Said Nursî


* * *
Ses Yok