Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 193 | 290
(290-290)

Onlar, Nur dâiresini ebede kadar bir cihette minnetdar ettiler, Allah razı olsun, âmin! Ali Osman, mektubunda isimleri bulunan kardeş ve hemşirelerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz ve dualarını istiyoruz. Ve mübârek bir kardeşimiz olan Kâzım’ın ruhuna Cenâb-ı Hak binler rahmet eylesin ve kabrini pürnur etsin, âmin!

Ali Osman’ın mübârek kaleminin bir kerâmetidir ki; gönderdiği on beş parça risâlecikler, aynı vakitte Konya Medrese-i Nuriyesinin iki mühim şâkirdi geldiler, aynı o risâleler bize lâzımdır dediler, onlara verildi. Ali Osman’a daha geniş bir sahada sevab kazandıracaklar.

Umuma birer birer selâm ve dua ediyoruz.

* * *

(193)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Nur’un küçük kahramanlarından muallim Mustafa Sungur; hem Eflâni, hem Safranbolu, hem Kastamonu, hem İnebolu, hem Daday, hem Araç kardeşlerimizin nâmına bayram tebriki için yanımıza geldi. Biz de onu bir küçük Said olarak hem size, hem o kardeşlerimize maddi ve ma’nevî bayramlarını tebrik için gönderdik. Ve Emirdağı’nın Süleyman Rüşdü’sü olan Çalışkan Mehmed’i “Sirâcınnûr”un almak ve harice giden kitabları anlamak niyetiyle İstanbul’a gönderdik.

Nurların muarızları, her cihetle mağlûb olduktan sonra, zâhiren bize hoş görünmiyen ve hakîkaten Nurlara daha menfaatli bir plân takib ediyorlar. Güya Nurcuların tesanüdünü kırıp bilinmeyecek bir tarzda ba’zı mühim erkânlarını başka yerlere gitmelerine sebebiyet veriyorlar. Halbuki onların gitmesiyle tesanüd kırılmadığı gibi, gideceği yerlerde lüzumları var. Ezcümle, Muharrem’i Tavas’a, Mustafa Osman’ı Karabük’e, Re’fet’i İstanbul’a gibi.. ba’zı kardeşlerimizi dağıtmağa sebebiyet veriyorlar. Bu kardeşlerimiz de, onlara hissettirmeyerek, güya kendi ihtiyarlariyle gidiyorlar. Hakîkat ise, hiç ihsas edilmeyecek bir tarzda, tesanüde zarar niyetiyle öyle zemin ihzar ediliyor.

Ses Yok