Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 409 | 541
(541-542)

Ve o risâlelerden birtek risâle hakkında “Bu bir katre değil, bir bahirdir” diyerek fevkalâdeliğini izhar etmekle beraber tam anlamaktan da âciz olduklarını idrak etmişler. Risâle-i Nur’un bu gâyet mühim iki işini müjde ederim. Muvaffak olunması için dualarınızı bekleriz. Umumunuza pekçok selâm eder, muvaffakıyetler dileriz.



Kardeşleriniz
Ceylân, Zübeyr


* * *

(409)

(Bu mektub Samsun’da münteşir Büyük Cihad gazetesinde intişar etmiştir. Müfterilerin tahrikâtiyle Samsun’da muhakeme açılmasına sebeb olmuştur. Muhakeme beraatle neticelenmiştir.)

Âlem-i İslâm’ın halâskârı, ehl-i îmanın sertacı, Risâle-i Nur’un tercümanı Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerine!

Bu def’a dindar Demokratların delâletiyle Afyon Mahkemesi’nce Risâle-i Nur’un serbestiyetine, bütün risâle, mektub ve mecmualarının suç mevzuu teşkil etmediğinden iadelerine karar verilmesini senelerce evvel ilân ettiğiniz “Risâle-i Nur benim değil, Kur’ânın malıdır; Kur’ânın feyzinden gelmiştir. Hiçbir kuvvet onu Anadolu’nun sinesinden koparıp atamayacaktır. Risâle-i Nur Kur’âna bağlıdır; Kur’ân ise Arş-ı Azam’la bağlanmıştır. Kimin haddi var ki, onu oradan söküp atsın?” diye olan hakîkatlı beyânatınızın açık bir tezahürü ve bu ulvî hizmetinizin İlâhî ve Kur’ânî olduğunun parlak bir delili bilerek, bu beraat kararının âlem-i İslâmın ve bahusus bu millet-i İslâmiyenin saadetlerinin başlangıcı olması itibariyle, başta bütün varlığiyle bu zaferleri bekleyen ve Nur ailesine reis ve hakîkatlar deryasına kaptan tâyin edilen ve zulmet-i küfürle tuğyan etmiş insanlığa, hâdi ihsan olunan aziz, sevgili Üstadımız ve buna vesile olmakla ehl-i îmanı kendilerine dost ve taraftar eyleyen dindar Demokratları ve âdil heyet-i hâkimeyi sonsuz minnetlerle tebrik eder ve arzederiz ki:

Ses Yok