Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 159 | 253
(254-254)

Hulûsi’nin Ve-l’ Asrı nükte-i i’caziyesine karşı tam takdiri ve tasdiki ve Konya’ya tahvili, hizmet-i nuriye noktasında beni memnun eyledi. Evet, Risâle-i Nur şâkirdlerinin birincilerinden fa’al birisi, o ehemmiyetli şehre gitmesi lâzım idi.

Kardeşlerim!

Lem’a-i Müdafaat’ta Isparta muhbirleri ünvanıyla, bizi hapse sevkeden Ankara’daki zalimler irâde edilmiş. Mecbûriyet tahtında öyle demişiz. Şimdi, Isparta benim mübârek bir vatanım ve çok kıymetdar kardeşlerimin dahi sevgili vatanları olduğundan, Isparta muhbirleri kelimesini o makamlardan kaldırdım, onların yerlerine "mülhid zalimler" yazdım. Siz de öyle yazınız.

Hem kahraman Tahir’in bana yazdığı Müdafaat Risâlesi’nde, İhtiyar Lem’ası’nda Ankara’ya ait bahsinde Sekizinci Rica yazmış. Halbuki Yedinci Rica’dır. Onu da tashih ediniz. Tahirî gibi kahraman bir mahduma sâhib olan ve hanesinde Risâle-i Nur’un altı şâkirdi bulunan kardeşimiz Hüsnü Efendi’ye bilmukabele selâm ve tebrik ederiz.

* * *



(159)

Aziz Kardeşlerim!

Çok selam, birden bire kalbe gelen bir nükte-i i’caziyeyi size gönderiyorum, münâsip görürseniz lahikaya geçsin.

Kur’an’a ait en cüz’î, en küçük bir nüktenin de kıymeti büyük olduğundan; İşârât-ı Kur’âniyenin bu zamanımıza temas eden küçük bir şuâı bugün Sûre-i Ve-l’Asrı nükte-i i’caziyesi münâsebetiyle, Sûre-i Fil’den ma’nayı işâri tabakasından tevafuk düstûruna istinâden bir nüktesini beyan etmem ihtar edildi. Şöyle ki:

Ses Yok