Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 8 | 69
(68-69)

Evet, eski terbiye-i İslâmiyeyi alan yüzde ellisi meydanda varken, an’anat-ı milliye ve İslâmiyeye karşı yüzde elli lâkaydlık gösterildiği halde; elli sene sonra yüzde doksanı nefs-i emmareye tâbi olup, millet ve vatanı anarşiliğe sevketmek kuvvetli ihtimalin düşünülmesi ve o belâya karşı bir çâre taharrisi, yirmi sene evvel beni siyasetten ve bu asırdaki insanlarla uğraşmaktan kat’iyyen menettiği gibi; Risâle-i Nur’u, hem şâkirdlerini, bu zamana karşı alâkalarını kesmiş hiç onlarla ne mübareze, ne meşguliyet yok.

Mâdem hakîkat budur; adliyeler, değil beni ve onları ittiham etmek; belki Risâle-i Nur’u ve şâkirdlerini himaye etmek en birinci vazifeleridir. Çünkü onlar, bu millet ve vatanın en büyük bir hukukunu muhafaza ettiklerinden, onların karşısında bu millet ve vatanın hakîki düşmanları Risâle-i Nur’a hücum edip, adliyeyi şaşırtıp, dehşetli bir haksızlığa ve adaletsizliğe sevkediyorlar. Küçücük iki nümunesini beyan ediyorum:

Ezcümle: Hapisteki arkadaşlarımdan, selâm kelâmdan ibaret ve arabi bir risâlemin fiatı olan on banknotu, buradaki bir adama gönderip, ta Isparta’da tab’ masrafını veren o nüshalar sâhibine verilsin diye, mektubu yüzünden hem adliye, hem hükümet bana sıkıntılar verip, hem vasıta olan adamı taharri etti. Bu sinek kanadı kadar ehemmiyeti olmayan bir âdi mektubu, hem altı ay zarfında bir tek âdi muhabereyi bu kadar büyük bir mes’ele sûretine getirmek, elbette adliyenin şerefine haysiyetine yakışmaz.

İkinci Nümune: Benim gibi garîb, ihtiyar ve zaif ve beraat etmiş bir misafire, herkesi, hattâ hizmetçilerini resmen propaganda ile ondan ürkütmek, kendini perişan bir vaziyete sokmuş. Bu vilâyetteki hükümetin hamiyet-i milliyesine yakışmadığından, sinek kanadı kadar mevhum bir zarara dağ gibi ehemmiyet verip aleyhimde resmen propaganda yapmak, “Kimin ile görüşüyor?” ve “yanına kim gidiyor?” diye herkese bir telâş vermek, hükümetin hikmeti ve hâkimiyeti bu acib halete elbette tenezzül etmemek gerektir. Her ne ise, bu iki madde gibi muttali’ olanlara hayret veren çok maddeler var.

Efendiler!

Dalâlet ve fenalıklar cehaletten gelse, defetmesi kolaydır. Fakat fenden, ilimden gelen dalâletin izalesi çok müşküldür. Bu zamanda dalâlet fenden, ilimden geldiği için, ancak onları izale etmeğe ve nesl-i âtiden o belâya düşen kısmını kurtarmağa, karşılarında dayanmağa Risâle-i Nur gibi her cihetle mükemmel bir eser lâzımdır.

Ses Yok