Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 48 - 49 | 123
(123-123)
(48)

Salahaddin’in pek uzun ve on mektub kadar beni memnun eden ve sadakatine ve sebatına, bu fırtınalar hiç te’sir etmediğini ve dâima bir Abdurrahman hükmünde bulunduğunu ve o havalideki kardeşlerimiz fütursuz çalıştıklarını bildiren mektubunu aldım, mâşâallah dedim. Baba ve oğulu Isparta kahramanları gibi sarsılmıyorlar. Fakat şimdi Risâle-i Nur’un tab’ sûretiyle intişarı, hakîki bir ihlâs ve kuvvetli bir tesanüd ve birbirinin kusuruna bakmamak lâzım geldiğinden, Kastamonu Vilâyetindeki kardeşlerimiz, Ispartalılara ihlâs ve tesanüdde benzemeye mecbûrdurlar. İnşâallah onlar dahi, şahsî hissiyatlarını bu kudsi hizmetin zararına isti’mal etmeyecekler.

Hem gerçi Risâle-i Nur, parlak ve kuvvetli hakîkatlariyle serbestiyetini kazanmış ve düşmanlarını bir cihette mağlûp etmiş; fakat eskiden ziyâde ihtiyata ihtiyacımız var. Çünkü münafık düşmanlar durmuyorlar, bahâneler arıyorlar, hükümeti iğfale çalışıyorlar.

Salahaddin, husûsi, kendine ait bir mes’eleyi soruyor. Dünya, hayat-ı içtimâîyeye bağlanmak istiyor. Mâdem o haslar içindedir; kat’iyyen Risâle-i Nur’un hizmetine zararı varsa, girmiyecek. Eğer bilse ki; o refika-i hayatını bazı has kardeşlerimiz gibi Risâle-i Nur’un hizmetinde yardımcı olarak çalıştırsa, o hayata girebilir. Çünkü hasların hayatı, Risâle-i Nur’a aittir ve şahs-ı ma’nevîsini temsil eden şâkirdlerinin tensibiyle kayıd altına girebilir. Peder ve validesinin reyleri de varsa, inşâallah zararı olmaz.

* * *

(49)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Merak etmeyiniz, telaş edilecek bir şey yok. Yalnız bayramdan sonra Ankara emniyet-i umûmî müdürü, mühim me’murlarla buraya gelmeleri ve bir cihette benimle de gizli alâkadar bir sûrette gelmesinden evvel bir kumandan, onların gelmesinden cesaret alıp hafifçe bana ilişti. Fakat sonra pişman oldular. O büyük me’murlar geldikten sonra, mucib-i endişe bir şey olmadı. Tahminimce, bana ait mes’ele bir derece kardeşlerime sirayet etmesi cihetiyle, Feyzi’ye zâhiren hafifçe ilişilmiş; fakat ben merak ediyorum, onu taharri etmekte neyi bahâne etmişler? Neyi aramışlar? Tafsilâtı nedir? Mâdem iki sene tedkikattan sonra üç mahkeme kitab ve mektublarımızı bilâistisna bize iade etmiş, biz de dünya siyasetiyle alâkadar olmadığımız onlarca tahakkuk etmiş, daha ne arayabilirler?

Ses Yok