Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 57 - 58 | 135
(135-135)

O meyvecinin civarında ismini söylemediğim ma’lûm ve çok alâkadar olduğum kardeşlerim, hususan Barla sıddıkları, beni çok def’a hayalen eski zamana ve o memlekete celbediyorlar, Barla ve dağlarında gezdiriyorlar. Ben, onlarla ve o yerleriyle çok alâkadarım, unutmuyorum. Onlara binler selâm ediyorum.

Kozca hatibi Hasan Şükrü’nün mektubu beni memnun eyledi; selâm ederim. Ma’sûmlar, ümmiler, hemşireler ve kaleme çalışanlar başta olarak umum kardeşlerime birer birer selâm ve dua ediyoruz.


Kardeşiniz


* * *

(57)

Mahkeme tarafından bana iade edilen, daha elime geçmeden postadan müsadere edilen mübârekler hey’etinin pehlivanı Küçük Ali’nin bir mektubunu gördüm ki; her ikisine bir def’a bütün Risâle-i Nur’u yazmağa karar vermiş, yapmış. Bu kahramanlığı ile benim Risâle-i Nur’un birinci şâkirdi olan büyük Mustafa’da hakîki bir Abdurrahman’ı ve arkasında çok Abdurrahman’ları göreceğim diye keşfiyatımı tam tasdik etmiş ve o mübârek Mustafa’nın vazifesini tam yapmış. Ve Hâfız Mustafa dahi, Hâfız Ali zamanında tam bir muavini ve vefatından sonra tam bir vârisi olduğunu hapisde gösterdi. Demek mübârek hey’et-i âlisinde, on sekiz sene evvel ümid ettiğim hizmet-i Nuriyeyi tam yapmışlar ve yapıyorlar. Ekdikleri tohumlar, onlar çalışmasalar da, onların bedeline mahsulât veriyor. Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz.

* * *

(58)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: Sizin leyali-i aşere olan mübârek o geçmiş gecelerinizi ve kudsi bayramınızı ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Cenâb-ı Hak, rahmet ve keremiyle ve hıfz u himayetiyle ve tevfik ve hidayetiyle, Risâle-i Nur’un tab’ ve intişarına ve Kur’ân-ı Mu’ciz-ül Beyânın tevafuklu tab’ına sizleri muvaffak eylesin, âmin!

Ses Yok