Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 68 | 149
(148-149)

ve Çalışkan Hânedanından üç kardeşi olarak dört zatın o dehşetli yangından kurtulması, Risâle-i Nur’un ve “Âyet-ül Kübrâ”nın bir kerâmeti olduğuna hem benim, hem onların, hem sâir kardeşlerimizin kat’î kanaatımız geldi. Burada eksik olmıyan az bir rüzgâr esseydi, o çarşı dükkânlarının ekserisini yandırabilirdi. Hattâ “Âyet-ül Kübrâ” mağazasından on-on beş dükkân ta uzakta eşyalarını çıkarıp kaçırdılar.

Bazı emarelerle, Sandıklı’da, hem Afyon, Kütahya ortasında, Risâle-i Nur’a ve yeni mektublarımı elde etmeleriyle bana karşı bir ilişmek emareleri göründü. O iki hadisede, İstanbul hadiseleriyle tokat yediler. Bu def’a, niyetlerinde bana ilişmek cezası olarak bu tokat geldi, inşâallah o niyetten onları vazgeçirdi ve korkutup susturdu.

Kardeşlerim! Sizin zekâvetiniz ve tedbiriniz, benim tesanüdünüz hakkında nasihatıma ihtiyaç bırakmıyor. Fakat bu âhirde hissettim ki, Risâle-i Nur şâkirdlerinin tesanüdlerine zarar vermek için birbirinin hakkında su-i zan verdiriyorlar, ta birbirini ittiham etsin. Belki filân talebe bize casusluk ediyor der, ta bir inşikak düşsün. Dikkat ediniz; gözünüzle görseniz dahi perdeyi yırtmayınız. Fenalığa karşı iyilikle mukabele ediniz. Fakat çok ihtiyat ediniz. Sır vermeyiniz. Zaten sırrımız yok; fakat vehhamlar çoktur. Eğer tahakkuk etse, bir talebe onlara hafiyelik ediyor, ıslahına çalışınız. Perdeyi yırtmayınız. Sizin, hususan Isparta medresesindeki tesanüdünüz; hem Risâle-i Nur’u, hem şâkirdlerini, hem bu memleketin yüzünü ak etmiş. Ve her tarafda Risâle-i Nur’a çalıştıran ehemmiyetli bir sebeb, tesanüdünüzdür ve şevk ve gayretinizdir. Cenâb-ı Hak sizleri bu hizmet-i îmaniyede dâim ve muvaffak eylesin, âmîn... Âmîn.

Umum kardeşlerime taife taife birer birer selâm ve dua; ve dualarını rica ediyoruz.

Said Nursî

Yangın hakkında Üstadımızın yazdığı hakîkata kat’î kanaatımız geldi, gözümüzle gördük.

Osman, Mehmed, Hasan, Ceylân ve yardım eden İbrahim

* * *
Ses Yok