Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 77 | 169
(168-169)

Isparta kahramanları gibi, Konya’nın mübârek âlimleri Risâle-i Nur’a sâhib çıktıklarından, daha dünyaca, vazife-i Nuriyeye bir endişem kalmadı. O mübârek ve kuvvetli ellere Risâle-i Nur’u emanet edip, rahat-ı kalble kabrime gidebilirim.

Saniyen: Elhak, az bir zamanda Risâle-i Nur’a pek çok faidesi dokunan ve on senedenberi Risâle-i Nur’a çalışmış gibi haslar dâiresinde bulunan Mustafa Osman’ın, Emirdağı’ndaki kardeşlerine, yangın münasebetiyle geçmiş olsun makamında nev-i beşer yangınını bahsedip, güzel bir mektub yazmış. Onun mektubunun bir kısmını hem “Lâhika”da, hem “Sikke-i Gaybiye”de kaydediyoruz; sonra sûretini size göndereceğiz. Benim tarafımdan hem ona, hem yanındakilere, hem vasıta-i muhabere olduğu Kastamonu ve İnebolu’daki kardeşlerimize pek çok selâmlarla beraber; hattı güzel, vakti müsaid olanlar, Isparta ve civarı gibi “Asa-yı Musa Mecmuası”nı yazsalar, çok münasib olur. Bu vazife-i Nuriye, inşâallah matbaanın çok fevkinde iş görecek.

Salisen: Hâfız Emin’in Risâle-i Nur’a çok hizmeti var. Onun kasabası olan Küre, geçen hadiseden evvel Nuri, Hakkı, İhsan ve merhum Muallim Osman gibi zatların himmetiyle bir medrese-i Nuriye hükmüne geçip parlak bir sûrette Nur’a çalışıyordu. İnşâallah o kıymetdar hizmeti, mümkün oldukça yine yapacak. Gerçi geçen musîbette en ziyâde onlar üzüldüler, fakat ona mukabil Risâle-i Nur’un geniş muzafferiyetinde o kasabanın ve o fedakâr kardeşlerimizin hisseleri çok ehemmiyetlidir.

Hâfız Emin, mektubunda diyor ki: “Ben mahkemeden kitablarımı alamadım. Size gelmiş mi, gelmemiş mi?” diye benden soruyor. Siz ona selâmımla beraber yazınız ki: Seninki bana gelmediği gibi, sana İstanbul’a gönderdiğim kitablarımdan da hiçbirisi elime geçmedi. Ve bilhassa İstanbul’a gönderdiğim “büyük kitab” nâmında içinde yirmi risâleden ziyâde bulunan mecmûayı çok araştırdımsa da bulamadım. Fakat mâdem Risâle-i Nur kendi kendine intişar ediyor ve muhtaç olanlara kendini okutturuyor, Hâfız Emin’e ve bizlere sevab kazandırıyor. Hâfız Emin de, benim gibi, kitablarının başka ellerde gezmesinden memnun olmalı. Hem Küre’de erkek ve hanım ne kadar Risâle-i Nur’la alâkadar varsa, onlara selâm ediyorum. Eskisi gibi şimdi de Küre’ye bir Medrese-i Nuriye nazariyle bakıyorum. Hususan İhsan, Abdullah, Abdurrahman’a selâm ediyorum; ne haldedir? İnşâallah eski parlak hizmeti devam ediyor. Tam bir Abdurrahman olduğunu isbat ettiği gibi, devam edecek.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz.

* * *
Dinle
-