Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 98 | 195
(194-195)

evvelâ İstanbul müftülüğünde bir heyet tarafından, bilâhare Ankara’da Diyanet Riyaseti ve Dil Tarih Enstitüsü azalarından mürekkep bir komisyon marifetiyle aylarca tedkik olunduktan sonra, bu eserlerin hiç birisinde devletin siyasetini ve asayişi rencide edebilecek en ufacık bir şey görülmemekle, Molla Said ve Nur Şâkirdleri ve eserlerini okuyanlar, mahkeme karariyle serbest bırakılmış ve Denizli’de oturmasına müsaade olunmuş iken, maatteessüf bu ihtiyar adam, az zaman sonra Denizli’den Afyon’a ve oradan da Emirdağı Kazasına teb’id ve herhangi bir Türk kardeşiyle dahi temastan menedilmiş.

Sayın beyim! Cumhuriyet serbestiyetinden, Teşkilât-ı Esasiye Kanununun hürriyetinden mahrum kalan bu zavallı ihtiyar adam, her sûretle himayeye lâyık, bakılmağa muhtaç akraba ve taallûkatı olmayıp sırf bir İslâm hükümeti himayesine muhtaç bir İslâm mütefekkiridir. Şâir-i meşhur Akif Bey merhumun rivayetine nazaran, Mısır’ın en maruf ulemasından olan ve garbın müteaddid lîsan ve felsefesine aşina bulunan üstad-ı âzam Abdülâziz Çaviş’in yirmi küsur sene evvelisi “El-Ehram Ceridesi”ndeki Said hakkında yazdığı “Fatîn-ül-asır” başlıklı makalesini okuyan ve kendisiyle bizzat görüşen ilim adamları, bu zatın fıtraten ilmî kudretini ve İlâhî mesleğini takdir edebilirler.

Sayın beyim! Kürdlük sözüyle türlü hakarete hedef olan Molla Said, seciyeten takdire şayan bir Türk âşıkı ve İslâmiyet hâdimidir. (Hâşiye) Bundan memleketimiz içtimaen zarar değil, ma’nen faide görecektir. Ben namus ve şerefim nâmına şehadet ederim ki; Molla Said, kat’iyyen temiz bir adamdır. Onun için, sizin gibi milletin dâhilen idare ve mukadderatına el koyan dirayetli zatlardan insaniyet nâmına temenniyatım şudur: Yanlış anlayışlı jurnalcilerin sözleriyle hürriyet nimetinden, saf hava teneffüsünden, herhangi bir Türk kardeşiyle görüşmeden mahrum kalan bu adamı, hükümetin adaleti, makamınızın ehemmiyeti nâmına ve adl ve ihsan kaziyesine tevfikan olsun bu adam hakkında dahi adalet ve kendisiyle de hiç olmazsa bir def’a olsun hüsn-ü niyetle görüştükten sonra onun hakkında ibka veya ifna kararını vermek lütfunda bulunursanız, elbette ehemmiyetli vazifenizi kanun dâiresinde îfa etmiş olacağınızdan dolayı tarihçe-i hayatınıza takdire değer bir fasıl derc buyurmuş, adaletperverliğinizi halka ve âcizleri gibi bacağı kesilmiş, köşede kalmış hür fikirli vak’a-nüvislere duyurmuş olursunuz efendim.


Hâşiye: Evet, herbiri yüze mukabil binler Türk gençleri, ma’sûmları, ihtiyarları Risâle-i Nur’a şâkird olmalarından, bu acib asırda, Türk Milletinin Devlet-i Abbasiye inkirazından İslâm yardımına koşmaları gibi, bu şâkirdleri dahi aynen koştular. Değil yalnız Said, belki bütün ehl-i hakîkat tahsin eder, Türk’e dost olur.

Ses Yok