Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 202 | 299
(299-299)

Hem Levh-i Mahfuzun, hem âlem-i misalin iki ciheti ve iki küçücük nümunesi ve iki noktası, insanın başında olan kuvve-i hâfıza ve kuvve-i hayaliye mercimek küçüklüğünde iken, bir büyük kütübhâne kadar hiç karıştırmayarak kemâl-i intizamla içlerinde yazılması kat’i isbat eder ki, o iki kuvvenin nümune-i ekber ve azamları, âlem-i misal, hava ve su unsurlarının, hususan nutfelerin suyu ve toprak unsurunun pek fevkinde daha ziyâde hikmet ve irade ile ve kalem-i kader ve kudret ile yazıldıklarını ve hiçbir cihetle tesadüf ve kör kuvvetin ve sağır tabiatın ve camid ve hedefsiz esbabın karışması yüz derece muhal ve hiçbir vecihle mümkün olmadığını Hakîm-i Zülcelâl’in kalem-i Kader ve hikmetinin sahifesi olduğu ilmelyakîn ile kat’i bilindi. Mütebakisi şimdilik yazdırılmadı.


* * *

(202)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim ve Hizmet-i Kur’âniyede Fa’al, Sebatkâr Arkadaşlarım;

Evvelâ: Bu sene hacc-ı ekber ma’nasını taşıyan leyali-i aşerenizi ruh u canımızla tebrik ederiz.

Saniyen: Hem dahilde, hem hariçte Nurun fütuhatı devam ediyor. Fakat gizli düşmanlarımız olan ehl-i dalâlet ve sefahet, ehemmiyetsiz ba’zı hadiselerle Nur Talebelerine telâş vermeğe ve habbeyi kubbe yapıp sarsıntı veriyorlar. Bugünlerde ekser kitablarım ve üç senelik muhabere mek-tublarım meydanda bulunan ehemmiyetli bir şâkirdin hânesine yakın, gecede bir vukuat oldu. Ondan istifade ile o şâkirdin hânesini taharri etmek yüzde doksan ihtimal-i kavî varken, Cenâb-ı Hak inâyetiyle ve hıfz ve himayetiyle o hâneyi taharriden kurtardı. Eğer sabahleyin safdil iki kardeşimizi ciddî ikaz etmeseydim ve kitab ve mektubları oradan kaldırmasaydım, yine Nur dâiresi içinde büyükce bir mes’ele olacaktı. O vukuatta bir nevi siyaset korkusu da görünüyor. Gerçi inâyet-i İlâhîye bizi muhafaza etti; fakat bu sırada ki, mecmûalar çıkıyor ve intişar ediyor ve biz de pek çok sükûnete ve ihtiyata mecbûr olduğumuz halde böyle heyecanlı bir hadise, habbeyi kubbe yapan düşmanlarımız bize telâş ve sarsıntı verecekti. İnayet-i İlâhîye, o plânı da defetti, bizi muhafaza etti.

Ses Yok