Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 207 | 309
(308-309)

Risâle-i Nur hiçbir şeye âlet olamadığını ve rıza-yı İlâhîyyeden başka hiçbir maksada vesile olamadığını ve doğrudan doğruya herşeyden evvel îman hakîkatlarını ders vermek ve biçâre zaiflerin ve şübheye düşenlerin îmanlarını kurtarmak olduğunu elbette sizin gibi Nurun has şâkirdleri biliyorlar.

Saniyen: Risâle-i Nur’un bu kadar muarızlarına mukabil en büyük kuvveti ihlâs olduğundan ve dünyanın hiçbir şeyine âlet olmadığı gibi, tarafgirlik hissiyatına bina edilen cereyanlara, hususan siyasete temas eden cereyanlarla alâkadar olmaz. Çünkü tarafgirlik damarı ihlâsı kırar, hakîkatı değiştirir. Hattâ benim otuz senedenberi siyaseti terkettiğime sebeb, bir mübârek âlimin takib ettiği cereyanın tarafgirlik damarı ile salih ve büyük bir âlimin onun fikrine muhalif olmasından tefsik derecesinde tahkir edip ve cereyanına ve kendi fikrine muvafık meşhur ve mütecaviz bir münafığı gâyet medh ü sena etti. Bende bütün ruhumla ürktüm. Demek tarafgirlik hissine siyasetçilik de karışsa, böyle acib hatalara sebebiyet veriyor diye


dedim, o zamandan beri siyaseti terkettim.

O hâlin neticesi olarak, sizin gibi kardeşlerim bilirsiniz ki, yirmi beş senedenberi bir gazeteyi ne okudum, ne dinledim ve ne de merak ettim; ve on sene harb-i umûmîye bakmadım, bilmedim ve merak etmedim; ve yirmiiki sene bu işkenceli esaretimde tarafgirliğe ve siyasete temas etmemek için ve nurlardaki ihlâsa zarar gelmemek için, müdafaatımdan başka istirahatım için hiç müracaat etmediğimi bilirsiniz. Hem bilirsiniz ki, hapiste size yazdığım gibi, benim idamıma hükmeden adamlar, beni işkenceli tazib edenler, Risâle-i Nur ile îmanlarını kurtarsalar, şahid olunuz ki, ben onları helâl ediyorum. Ve tarafgirlik damarıyla ihlâsa zarar gelmemek için, bu iki üç senede dâhilden ve hariçden gelen fırtınalı cereyanlara hiç temas etmedik ve kardeşlerimi de bir derece îkaz ettim.

Salisen: Bilirsiniz ki, kendim sadaka ve yardımları kabul etmediğim gibi, öyle yardımlara da vesile olamadığımdan, kendi elbisemi ve lüzumlu eşyamı satıp o para ile kendi kitablarımı, yazan kardeşlerimden satın alıyorum. Ta Risâle-i Nur’un ihlâsına dünya menfaatleri girmesin, bir zarar vermesin ve başka kardeşler de ibret alıp hiçbir şeye alet edilmesin.

Râbian: Nurun hakîki şâkirdlerine Nur kâfidir. Onlar da kanaat etmeli, başka şereflere veya maddî, ma’nevî menfaatlere gözünü dikmesin. Hem münakaşa, münazaa ve mesail-i diniyede damarlara dokunacak tarafgirane mübahase etmemek lâzımdır ki, Nur aleyhinde garazkârlar çıkmasın.

Ses Yok