Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 259 - 260 | 366
(366-366)

Hem zâtınızdan çok rica eder ki, mahkemede bulunan mu’cizatlı ve antika Kur’ân’ını ona veriniz ki, bu mübârek aylarda okusun. O hârika Kur’ân’ından üç cüz’ü Diyânet Riyaseti’ne nümûne için göndermişti, tâ fotoğrafla tab’ına çalışsınlar. Hem onun ile beraber Risâle-i Nur’un mahkemedeki mecmûalardan birisini sizden istiyor ki, bu tecrid-i mutlakta ve yanlızlıkta ve şiddetli sıkıntılarında mütalâasiyle bir medâr-ı tesellisi ve bir arkadaşı olsun. Zâten o mecmûalar üç dört mahkeme gördükleri ve ilişmedikleri gibi; hacıların şehâdet ve müşahedeleriyle, o büyük mecmûaları hem Mekke-i Mükerreme’de, hem Medine-i Münevvere’de hem Şam-ı Şerîf’te ve Halep’te, hem Mısır Câmi-ül-Ezher’indeki büyük âlimler çok takdir ve tahsin edip hiç tenkid ve itiraz etmemişler.”

Said Nursî


* * *

(259)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Hizb-i Nurî’den Feyzi’lerin yanında iki nüsha var. Eğer onlara lüzum yoksa, birisi bana gönderilsin veya Mehmed Feyzi daha bir nüshayı yazsın. Hem Ramazaniye Risâlesi ve matbu Âyet-ül Kübrâ burada bulunmak lâzımdır. Mâbeyninizdeki gerginliği çabuk tâmir ediniz. Sakın sakın, az bir inhiraf Nur dâiresine pek büyük zararı olacak. Sıkıntıdan gelen hislere kapılmayınız. Sobamın patlaması bu musîbete işâret idi.

Said Nursî


* * *

(260)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim, Husrev ve Mehmed Feyzi, Sabri!

Ben sizlere bütün kanaatımla îtimad edip istirahat-ı kalble kabre girmek ve Nurların selâmetini size bırakmak bekliyordum ve hiçbir şey sizi birbirinden ayırmayacak biliyordum. Şimdi dehşetli bir plânla, Nur’un erkânlarını birbirinden soğutmak için resmen bir iş’ar var. Mâdem sizler lüzum olsa birbirinize hayatınızı, kuvvet-i sadâkatiniz ve Nurlara şiddetli alâkanızın muktezâsı olarak feda edersiniz. Elbette gâyet cüz’î ve geçici ve ehemmiyetsiz hissiyatınızı feda etmeğe mükellefsiniz.

Ses Yok