Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 311 | 398
(398-398)

Râbian: Feyzilerin bir kahramanı olan Ahmed Feyzi kardeşimiz de, Tâhirî’nin koğuşu olan medresesinde aynen Tahirî gibi davranmalı. Ve gidenlerin yerinde, onların şâkirdlerini Kur’ân ve Nur dersleriyle ve yazılariyle teşvik etsin. Dün bana gönderdiği yeni talebelerin defterleri benim hazin hâlimi sevince tebdîl etti. Elhamdülillâh dedim.

* * *

(311)

Bu sahife sûreti imha olunmuş bir mahrem mektubun yeridir.

Bu def’a taarruz pek geniş dâirede... Reis-i Hükümet ve hazır kabine, plâniyle, dehşetli bir evham ile bir hücum etti. Benim aldığım bir habere göre ve çok emârelerle gizli münâfıkların yalan jurnalları ve desîseleriyle bizi hilâfet komitesiyle ve Nakşî tarikatının gizli cemiyetiyle tam alâkadar, belki pişdâr gösterip hükümeti büyük bir telâşa sevkederek, Nur’un büyük mecmûalarının İstanbul’da cildlenip âlem-i İslâm’a intişarını ve gâyet makbuliyetlerini bir delil gösterip, hükümeti korkutup, kıskanç resmî hocaları ve vehham me’murları aleyhimize, insafsızca çevirdiler. Tahminlerince herhalde çok vesikalar emâreler görülecek. Hem Eski Said damariyle tahammül etmeyerek ortalığı karıştıracak diye kanâatları varmış. Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun, o musîbeti binden bire indirdi. Bütün taharrilerde hiç bir cemiyet ve komitelerle bir alâkamızı bulamadılar. Yoktur ki, bulsunlar. Onun için savcı iftiralara, yanlış ma’nalara, medâr-ı mes’uliyet olmayan cüz’î isnadlara mecbûr olmuş. Mâdem hakîkat budur, Nurlar ve biz yüzde doksandokuz derece musîbetten halâs olduk. Öyle ise; değil şekvâ, belki binler şükür etmekle inâyeti İlâhîyyenin bu cilvesinin tamamını sabır, şükür, istirhamla beklemeliyiz ve Nur dersleriyle bu medresenin mütemadiyen çıkan ve giren muhtaç ve müştaklarına teselli vererek yardım etmeliyiz.

Said Nursî


* * *
Ses Yok