Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 355 - 356 | 440
(440-440)
(355)

Aziz, Sıddık Kardeşim, Osman Nuri!

Mâdem Cenâb-ı Hak, senin kudsî niyet ve ihlâsınla Ankara’da en mühim genç Saidler senin etrafına toplamış. Mâdem Ankara’da benim bulunmamı lüzumlu görüyorsunuz. Ben de şimdi nafakamla tedarik ettiğim nüshalarımı, o küçük Medrese-i Nuriyeme benim bedelime gönderiyorum. Onların adedince Saidler, seninle komşu olurlar. Hem fedakâr evlâdın çok fevkinde sadakatla şimdiye kadar hizmetleriyle herbiri birer genç Said olarak beş on Abdurrahmanlarım hükmünde Sungur, Ceylân, Tillo’lu Said, Sâlih, Abdullah, Ahmed, Ziya gibi genç ve çalışkan Said’leri senin yanına hem benim vekilim, hem senin talebelerin olarak benim bedelime o küçücük Medrese-i Nuriyeye nezaret ve bir nevi dershâne olarak re’yinize bırakıyorum.


Kardeşiniz
Said Nursî


* * *

(356)

Aziz, Sıddık ve Mübârek Kardeşlerim!

Evvelâ: Husrev’in imzasiyle Reîsicumhur’a verilen telgraf, -bir ihtimali var ki; Ankara’da küçük Husrev’ler, Husrev’in kalemiyle yazılan Kur’ânı fotoğrafla tab’etmek ihtimali hatırımıza geldi- siz Isparta postahânesinden anlayınız ki, ne mahiyette bir telgraftır? Bana da malûmat veriniz. Merak ettim.

Sâniyen: Konya’daki Rıfat Filiz kardeşimizin mektubunda, ba’zı sofîlerin bize hafif tenkidlerinin hiç ehemmiyeti yoktur. Sakın müteessir olmasınlar. Hiçbir vecihle mukabele etmesinler. Şimdi ehl-i îmanın, hususan ehl-i tarîkatın ve bilhassa şahsıma ait tenkidlerini bir nevi nasihat ve bir nevi iltifat telâkki ederim. Onlara hakkımı helâl ediyorum. Şimdi ehl-i ilhadın bize dehşetli zararlarına karşı; kardeşlerimiz olan ehl-i îmanın gâyet hafif, şahsıma karşı tenkidlerini bir nevi ikaz ve bizi ihtiyata sevk için bir dostluk telâkki ediyorum.

Sâlisen: Bu yakında Afyon’da haftalık gazeteler; gizli münafıkların tahriki ile beni de, alâkamız olmadığı bir şeye münâsebetdar göstermiş. Buradaki Nurcular da onu tekzib ettiler.

Ses Yok