Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 396 | 513
(513-513)
(396)


Aziz, Sıddık Kardeşlerim ve Ma’nevî Medreset-üz-Zehra’nın Nur Şâkirdleri!

Ben Isparta’ya geldiğim vakit, Isparta’da İmam-Hatîb ve Vaiz Mektebinin açılacağını haber aldım. O mektebe kaydolacak talebelerin ekserisi Nurcu olmaları münâsebetiyle o mektebin civarında gayr-ı resmî bir sûrette bir Nur Medresesi açılıp, o mektebi bir nevi Medrese-i Nuriye yapmak fikriyle bir hâtıra kalbime geldi. Bir-iki gün sonra güya bir ders vereceğim diye etrafta şâyi’ olmasiyle o dersimi dinlemek için rical ve nisa kafilelerinin etraftan gelmeleriyle anlaşıldı ki, böyle nim-resmî ve umûmî bir Medrese-i Nuriye açılsa o derece kalabalık ve tehacüm olacak ki, kâbil olmayacak. Afyon’da mahkemeye gittiğimiz vakitteki gibi pek çok lüzumsuz içtimalar olmak ihtimali bulunduğundan, o hatıra terkedildi. Kalbe bu ikinci hakîkat ihtar edildi. Hakîkat da şudur:

Her bir adam eğer hânesinde dört beş çoluk çocuğu bulunsa, kendi hânesini bir küçük Medrese-i Nuriye’ye çevirsin. Eğer yoksa, yalnız ise, çok alâkadar komşularından üç-dört zât birleşsin ve bu heyet bulundukları hâneyi küçük bir Medrese-i Nuriye ittihaz etsin. Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde, beş on dakika dahi olsa, Risâle-i Nur’u okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir mikdar meşgul olsalar, hakîki talebe-i ulûmun sevablarına ve şereflerine mazhar oldukları gibi, İhlas Risâlesi’nde yazılan beş nevi ibâdete de mazhar olurlar. Hakîki ilim talebeleri gibi, onların maişetlerini te’min hususundaki âdi muameleleri de bir nevi ibâdet hükmüne geçebilir diye kalbe ihtar edildi. Ben de kardeşlerime beyân ediyorum.


Hasta Kardeşiniz
Said Nursî


* * *
Ses Yok