Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 405 | 532
(531-535)

Belki takdir edip tahsin etmişler. Çünkü başta sahabeler ve matbu Mecmûat-ül Ahzab’da bulunan Hazret-i Üsame Radıyallahü Anh hizb-i Kur’ânîsi ki, herbir günde bir kısmını okumakla taksim edilmiştir. Ve aynı kitabda ve Mecmuat-ül Ahzab’ın aynı cildinde İmam-ı Gazalî’nin Radıyallahü Anh bir hizb-i Kur’ânîsi ve çok ehl-i velâyetin kendi meşreblerine muvafık ba’zı sureleri ve âyetleri bir hizb-i mahsus-u Kur’ânî yaptıkları meydandadır.

On sene evvel şehîden vefat eden merhum Hâfız Ali gibi Nur’un kahramanlarından, benim husûsi virdimi ve Risâle-i Nur’un üstadları ve menbaları olan mühim âyetleri cem’etmek istediler. Sonra onlara gönderdim. Onlar da tab’ ettirdiler. Çünkü herkes her vakit bütün Kur’ânı okumağa vakit bulamıyor. Fakat böyle bir hizb-i Kur’ânî eline geçse her vakit istifade edebilir fikriyle, hem sevabları çok ziyâde olan âyetler ve sureler, içinde yazılmış. Zaten Kur’ân-ı Hakîm’in bir mu’cizesi şudur ki, ehl-i hakîkatten ve kemâlâttan herbir meslek sâhibi, meşrebine muvafık, Kur’ânda bir Kur’ânını, bir hizb-i mahsusunu, bir üstadını bulur. Güya tek bir Kur’ânda binler Kur’ân var.

Bu mu’cizenin sırrı şudur ki: Kur’ân-ı Hakîm’in âyetlerinin ve kelâmlarının münâsebetleri yalnız beraber olanlara değil, belki pekçok âyetlere ve kelâmlara ve kelimelere münâsebeti var, bakıyor. İşârât-ül İ’caz tefsir-i Nuriyede bu sır bir derece gösterilmiş. Demek başka kelâmlara benzemez. Herbir âyet, binler âyetlere bakar birer yüzü ve gözü var.

Bu vaziyet-i Kur’âniye çok hakâika medârdırlar. Ehl-i tarîkat ve ehl-i hakîkatın herbir kısmı kendi mesleğine göre, o küllî Kur’ân içinde bir mahsus hizbleri var.

İşte Risâle-i Nur’un Hizb-i Kur’ânîsi de o neviden birisidir. Bunu böyle neşretmek için evliyadan olan merhum Hâfız Ali bunun tab’ını acele etmek istedi. Çünkü tamam Kur’ânın Risâle-i Nur’un keşfiyatiyle hattında bir nevi mu’cize-i tevafukıyye bulunmasından onu tab’ edip bastırmak için bu hizb-i Kur’ânîyi bir mukaddemesi, bir müjdecisi olarak bastırdılar. Evet, şimdiki Husrev’in kalemiyle yazılan ve pek hârika olan ve tevafuk cihetinde mu’cizatlı olan Kur’ânımızın on beş seneden beri tab’ına çalışıyoruz. Ve fakat ekser Nurcular fakirül-hal olduğundan ve fotoğrafla tab’ı lâzım geldiğinden ve yirmi beş bin banknot masraf lâzım olmasından Hizb-i Kur’ânımız mukaddeme olarak daha evvel, bu mu’cizeli Kur’ânımızın bir müjdecisi olarak tab’ edildi. İşte bu mu’cizeli Kur’ânımızı, hem Diyânet Riyaseti tedkik etmiş, çok beğenmiş; hem İstanbul’daki fetva dâiresindeki tedkik-i mesahif uleması gâyet güzel görmüş.

Ses Yok