Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 415 | 554
(554-555)

(Adnan Menderes’e gönderilmek niyetiyle evvelce yazılan içtimaî hayatımıza ait bir hakîkatın hâşiyesini takdim ediyoruz.)

Hâşiye: Eskilerin lüzumsuz keyfî kanunları ve su’-i isti’malleri neticesinde, belki de tahrikleriyle zuhur eden Ticanî mes’elesini dindar Demokratlara yüklememek ve âlem-i İslâm’ın nazarında Demokratları düşürmemenin çare-i yegânesi kendimce böyle düşünüyorum: Ezan-ı Muhammedî’nin (A.S.M.) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi; Ayasofya’yı, beşyüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmek ve halen İslâm’da çok hüsn-ü te’sir yapan ve bu vatan ahalisine âlem-i İslâm’ın hüsn-ü teveccühünü kazandıran, yirmi sekiz sene mahkemelerin muzır cihetini bulamadıkları ve beş mahkeme de beraatine karar verdikleri Risâle-i Nur’un resmen serbestîsini dindar Demokratlar ilân etmeli ve bu yaraya bir nevi merhem vurmalıdırlar. O vakit âlem-i İslâm’ın teveccühünü kazandıkları gibi, başkalarının zalîmane kabahatları onlara yüklenmez fikrindeyim. Dindar Demokratlar, hususan Adnan Menderes gibi zâtların hatırları için, otuz beş seneden beri terkettiğim siyasete bir iki saat baktım ve bunu yazdım.

Said Nursî


* * *

(415)


Samsun Mahkemesi’nden Sorgu ve Savcının Büyük Cihad’da intişar eden bir şekvâma dâir beni Samsun Ağır Ceza Mahkemesi’ne vermelerine dâir bir dâvetiye geldi. Bana okudular. İçinde yalnız dört nokta nazar-ı ehemmiyete alınabilir gördüm:

Birincisi: Büyük Cihad’ın müdürü mes’ulü mahkemede müdde-i umûmîye demiş ki: “Said Nursî o makaleyi bana göndermiş. Ben de neşrettim.”

Bu mes’elenin hakîkatı şudur: Ben hasta iken Emirdağı’ndaki kardeşlerim yanıma geldiler. Emirdağı’nda başıma gelen zalîmane hâdiseye dâir konuştuk. Hem hastalıklı, hem hiddetli, hem Ankara’ya şekva sûretinde bir şeyler söylemiştim. Yanımdaki hizmetçim kaleme aldı. Nur talebelerinin tensibiyle Ankara’daki bir iki Nur talebesine gönderip, tâ ba’zı dindar meb’uslara göstersinler. Bu hastalığımda bana sıkıntı verilmesin. Hem gönderilmiş. Ba’zı meb’uslar da görmüş. Ve bilmediğimiz bir zâtın hoşuna giderek Büyük Cihad müdürüne göndermiş.

Ses Yok