Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 425 | 569
(569-569)

Risâle-i Nur’un bu otuz senelik zamanda dâhil ve hâriçteki fevkalâde intişariyle her tarafta hüsn-ü te’siri ve şark vilâyetlerinde ellibeş seneden beri büyük bir dâr-ül-fünun’un kurulmasına çalışması, birbirini takib eden ve birbirini tamamlayan bu zamanda âlem-i İslâm’ı şiddetli alâkadar eden iki mühim mes’eledir. Bu iki netice-i azîme; hem bu milleti, hususan şark vilâyetlerini hem dört yüz milyon İslâm milletlerini, hem sulh-u umûmîye muhtaç Hıristiyanlık dünyasını da alâkadar edip ve te’sirini gösteren medâr-ı iftihar iki ehemmiyetli hâdisedir. Ve İslâm Dininin ve Kur’ân hakîkatlarının küllî ve umûmî iki naşiri ve ilâncısıdır.

Üstadımız ellibeş seneden beri âzamî gayretle ve müteaddid vesilelerle şarkî Anadolu’da Câmi-ül Ezher’e muvafık Medreset-üz Zehra nâmiyle bir İslâm üniversitesinin kurulması için çalışmış ve bunun kat’i lüzumunu dâima ileri sürmüştür. Reîs-i cumhur’a ve Başvekil’e hitaben onları bu mes’eleden tebrik eden Üstadımızın yazısında denildiği gibi, Şark dâr-ül-fünunu âlem-i İslâm’ın bir nevi merkezinde olarak beyn-el-İslâm medâr-ı iftihar bir makam kazanacaktır. O vilâyetlerde medfun çok aziz ve mübârek binlerle ulema ve ârifîn, şüheda ve muhakkikîn ecdadlarımızın mazideki pek kıymetli ve kudsî hizmet-i diniyeleri, ma’nevî, bâki hasletleri bu dâr-ül-fünunla dahi tecessüm ederek vazife-i îmaniyelerini daha geniş bir sahada yapacaklardır.

Şark Üniversitesi’nin bir nevi proğramı olmaya lâyık üss-ül esas dersi ise, Kur’ân-ı Hakîm’in hakâik-i îmaniyesini tefsir eden ve bütün mes’elelerini fünun-u akliye ile ve delâil-i mantıkıye ve müsbete ile tesbit ettiren ve ma’kulâtla ders veren Risâle-i Nur’dur ki; yeni asrın üniversitelerinde ve mekteblerinde okutulmaya şâyandır.

Risâle-i Nur Şarkî Anadolu’da yer yer kurulmuş ve yüzyıllardan beri o havâlide ma’nevî âb-ı hayat menba’ları vazifesini görmüş bulunan medreselerinin ve üstadlarının bir talebesi vasıtasiyle zuhur etmiştir ki; bu son münevver meyveleriyle o muhterem üstadlar, yeniden vazife başına geçip vazife-i tenviriyelerini ve hizmet-i Kur’âniyelerini bu sûretle cihanşümul bir vüs’ate inkılâb ettirmelerini bütün ruhumuzla ümid ve rahmet-i İlâhîyeden temenni ve niyaz ediyoruz. Bu duamıza zaman ve zeminin şerait-i hayatiyesi ve müsalemet-i umûmîyenin lüzumu da “âmîn, âmîn” diyor ve diyecektir.

Ses Yok