Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 37 | 107
(107-108)

Mâdem sizde büyük bir himmet ve kuvvetli bir îman var, tam bir ihlâs ve tam bir mahviyetle sebatkârane Risâle-i Nur’a şâkird ol. Ta binler, belki yüz binler şâkirdlerin şirket-i ma’nevîye-i uhreviyelerine hissedar ol. Tâ senin hayırların, iyiliklerin cüz’iyetten çıkıp küllîleşsin, âhirette tam kârlı bir ticaret olsun.

* * *

(37)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

İki sene tedkikattan sonra mahkeme tarafından bana teslim olunan mecmûalardan bugün, ma’sûmlar taifesinin ve umûmî ihtiyarlar cemaatinin bana yadigâr olarak gönderdikleri parçaları havi büyük ve yaldızlı cildli bir mecmûa gördüm. Bu mecmûanın başında ta Kastamonu’ya yazdığım bir fıkrayı size göndermek hatırıma geldi, belki de eskiden bir sûreti size gönderilmiş. Bunda kanaatım geldi ki: Feylesoflara ve muannidlere karşı ma’sûmlar ve ümmilerin ma’sûmane ve hâlisane olan bu elimdeki mecmuası, en büyük bir vasıta-i galebedir; inadları kırıp insafsızları insafa getirmiştir. İşte çok yerlerden bana gönderilen mecmûalar ve ümmilerin parçalarını üç mecmûa içinde cemetmiştik. Ve mecmûanın başında, bu gelen parça yazılı gördüm, size de gönderiyorum.

Hem bununla, Risâle-i Nur’un makbuliyetine delâlet eden sekiz parçadan mürekkeb yaptığımız bir mecmûa ve Kerâmet-i Gavsiye ve Aleviye ve İşaret-i Kur’âniyeden başka, lâhika vesâireden üç-dört parça daha ilâve edilen mecmûanın başında yazılmağa lâyık bir parçayı leffen beraber gönderiyorum.

Umum kardeşlerime, bilhassa ma’sûm ve ümmilere selâm ve dua eder ve dualarını istiyoruz. Ve bin mâşâallah ve barekâllah onlara deriz. Onların yazılarını kimler görüyorsa, takdirkârane meftun olur.

Risâle-i Nur’un küçük ve ma’sûm şâkirdlerinden elli altmış talebenin yazdıkları nüshaları bize göndermişler, o parçaları üç cild içinde cemettik. İşte bu mecmûadaki parçaları yazanların nümune olarak bir kısmı şunlardır:

Ses Yok