Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 80 | 173
(172-174)

Bu Emirdağ yangınında, günün en çok nüfuzuna sâhib, kızıl Rusya’dan çıkarak, kızıl ateşler ve kızıl kıvılcımlar saçan ve birer birer dünya şehrinin mahallelerini saran ve ovaları yakıp kavuran, ba’zı yerlerde de nifak ve şikak ateşleri saçarak, “kardeşine: Kardeşini öldür” diye bağıran ve en nihayette âlem-i hıristiyaniyeti yakıp, kavurup, harman gibi savurduktan sonra, âlem-i İslâm mahallesini saran ve evimizin saçaklarına kıvılcımları sıçrayan ve çok büyük ve çok dehşetli bir belâ olan, komünizme ve bu azîm yangında itfaiye vazifesini üzerine alan Risâle-i Nur’a ve Risâle-i Nur’un günün en büyük mutfisi, en büyük tahassüngâhı ve en büyük melcei ve penahı ve onun şahs-ı ma’nevîsinin dualarının, Bârigâh-ı Ehadiyette kabul olduğuna, sarih bir işâret var. Ve âdeta ona hücum edenlere ve etmek istiyenlere karanlık gecede kırmızı diliyle şöyle hitab ediyor:

“Ey Fahr-i Âlemin gösterdiği doğru yoldan şaşanlar! dünyanın fânî meta’lariyle gururlanıp taşanlar; ve ey dünyamıza zararı olur korkusu ile, Nur-u Kur’ân’dan kaçanlar. Sizler, dünyanızın, uçurumlara gittiği zannıyla, o bâki ve tatlı sandığınız fânî ve hakîkatta çok acı lezzetlerinizin, zeval bulmak, şedid ve elîm elem ve ızdırablara tahavvül etmek üzere olduğunu, tahmin ederek ma’nasızca radyoların başına koşuyorsunuz. Bu koşmakta ve bu dedikoduları dinlemekte, ne faide var? Zeval bulucu lehviyat ve lezaizle körleşmiş, bakan gözleriniz... Artık yeter! biraz hakîkatı görsün, sağırlaşmış duyan kulaklarınız, biraz hakîkatı duysun ki, bu acib ve dehşetli ve hiç misli görülmemiş devirde, hususan ehl-i îmanın çok sarsıntılar geçirdiği ve çok dehşetli düşmanlar karşısında bulunduğu ve küfr-ü mutlak ateşinin mahallemizi sardığı bir zamanda, ancak ve ancak, güvenimizin en müstahkem, kavi, yıkılmaz, sarsılmaz tahkimatı olan Risâle-i Nur’un nurânî siperlerine iltica etmekle ve O’nun dâire-i kudsiyesine dehalet etmekle kurtulacak ve îmanınızı kurtararak, îdam-ı ebedî zannettiğiniz ölümü, bir hayat-ı bakiyeye tebdil edeceksiniz. Ve işte o Nur’un mübârek tercümanının ve mübârek şahs-ı ma’nevîsinin


ve emsali dualarının kabulüyle, şefaatıyla ve hürmetine, benim dehşetli fakat Cehennem ateşi yanında hiç ehemmiyeti olmayan ateşimden, onun şâkirdlerinin, hâdimlerinin ve risâlelerinin muhafızı bulunan mağazaları nasıl azat olmuş, kurtulmuş ise, sizler de o mübârek şâkirdler gibi, o mübârek dâire-i kudsiyeye dehalet ettiğinizde; dünyevî ve uhrevî dehşetli ateşlerden kurtulacak ve evlât ve iyalinizin bir nevi çobanı olmak hasebiyle, o sevgililerinizi de kurtaracaksınız. Ve her birerleriniz maddî ve ma’nevî felah ve saadete nail olacaksınız.

Dinle
-