Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 80 | 174
(172-174)

Bakıp da görmeyen ve görüp de görmek istemediğinizden, kapadığınız gözlerinizi açınız, görünüz ve azîm tehlikelerin çok yakın olduğunu ihsas ve telâş ve itirazınızı arttırmakdan başka bir işe yaramayan dünya havadislerini veren, radyo başına değil, ayaklarınızdaki bütün derman ve kuvvetinizle Risâle-i Nur başına ve onun neticesi emniyet, selâmet ve saadet olan nûranî dâiresine koşunuz.” Bizlere de, ey Nurcular! Allah’ın sizlere ihsan ettiği ezelî lütfuna karşı secdeden başlarınızı kaldırmayınız. Gecenin soğuğuna aldırmayınız. Sizlere lütfunu hiç bir hususta esirgemeyen Rabb-ı Rahim’e, gecenin bu mübârek saatlerinde kalkarak vazife-i şükrü eda ediniz. Ve ba’zıların düştüğü, istikbali düşünmek derdiyle aklı, maaşı sarsan hadiseler karşısında titremeyiniz, korkmayınız; Nur’un kudsî kerâmeti ve imdadını müşahede ediniz.

Dünya fânidir, binler sene yaşamak olsa, bâki olan hayat-ı uhreviyenin yanında, hiç ender hiç mesabesindedir. Fakat fâni olmakla beraber, bâki hayatın bâki meyvelerini verecek bir mezraasıdır. Fırtınaların şiddeti, havanın dehşeti sizleri sarsmasın, korkutmasın. Bu mübârek mezraaya en mübârek ve nuranî ve verimli ve bereketli olan Nur tohumlarını ekiniz. Zira eken biçer, Atalarımızdan kalma mübârek bir sözdür.

Ey Nurcular, sizin hakîki vazifeniz, dünyaya bakmak değildir. Farz-ı muhal olarak dünyaya da bakılsa, bakınız ve görünüz ve zuhuru muhtemel dehşetli yangınlar sebebiyle ve o yüzden karşılaşmanız ihtimali bulunan tehlikeler dolayısiyle kat’iyyen sarsılmayınız, fütûr getirmeyiniz; çalışınız, çalışınız, çalışınız ve kat’iyyen inanınız ki, Nur’un şefaatı, Nur’un duası, Nur’un himmeti sizleri kurtaracaktır. İşte bu dâvanın şâhidi Emirdağlı Nurcuların dehşetli ateşten zararsız kurtulmalarıdır. Şimdiden umumunuza müjdeler olsun.

Kardeşiniz
Mustafa Osman


* * *
Ses Yok