Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 373 | 457
(457-458)

Hakîkaten Eflani ve Safranbolu aynen Isparta’nın kahramanları gibi Nurlara mütemadiyen çalışıyorlar. Hattâ bu def’a Rehberlerin bir kısmında Münâcât yoktu. Eflani az bir zamanda yetmiş adet eski harfle Münâcâtı yazıp bize göndermiştir. Biz de o Münâcâtları Rehberlerin arkasına ilâve ettik. İnşâallah orada da çok Sungurlar çıkıyor ve çıkacak.

* * *

(373)

Müdafaatın bir hâşiyesidir

Bu meâlde adâlet-perver Demokratlara istida yazabilirsiniz. Ben hastayım. Siz nasıl münasib ise öyle yapınız.

Avukatımızdan bir gün evvel aldığımız mektubta, kitablarımızın suç mevzuu olan ve olmıyanları, hiçbir kanuna uymıyan bir tarzda, binler kelime içinde, bir risâlede, bir tek kelimeyi bahane edip, suç mevzuu yapmak, o risâleyi vermemek sûretiyle, Nurların intişarına garazkârane mâni olmak fikriyle, hem kararnamelerini Mahkeme-i Temyizce bütün bütün bozan kararnamede, suç mevzuu gösterdikleri bizim aleyhimizde olmadığı halde ve müddeiumûmînin iddianamesine karşı hata-sevab cedvelinde, seksen bir hatâsını ve garazkârlığını kat’i isbat ettiğimiz halde, şimdi aynı garazkârlıkla ve dört yüz sahife Zülfikâr Risâlesi’ni, birkaç satır tesettür ve irsiyet hakkındaki, yüz bin tefsirin aynı ma’nayı söylediklerine binaen, otuz-kırk sene evvel yazılan cümlelerini suç mevzuu yapıp, o mecmûayı müsadere edip bize vermemek, dünyada hangi kanun buna müsaade eder?

Hem Afyon’un mahkemesindeki eserler, -tekrarat-ı Kur’âniye ve melekler hakkındaki iki parçacık müstesna olarak- bütün eserler iki sene hem Denizli, hem Ankara Ağırceza mahkemesi beraatine karar vererek, içinde suç mevzuu bulamadıkları ve bize iade etmeye karar verdikleri ve aynı eserler Isparta Hükümetinin bir vakit müsadere ile tamamen eline geçtiği halde, tamamiyle sahiplerine iade ettikleri; sonra da Zülfikâr’la, Asâ-yı Musa’yı ruhsatsız eski yazı ile neşir bahanesiyle, dört seneden beri müsadere edildikleri ve aynen hiçbiri zâyi olmadan yüz yetmiş adet mecmûada bir suç mevzuu bulamadıkları için bizlere tamamen iade ettikleri ve bizim en mühim suçumuz olarak gösterdikleri, eski partinin bir kısım şeflerine hakîkat nâmına itirazımızın yüz misli ziyâde şimdi dinî mecmûalar, resmî cerideler aynı itirazı şiddetle vurdukları halde, Risâle-i Nur’un bir mahrem parçası, şimdiki zamanı tamamiyle tayin ettiği bir hakîkatını tefsir bahsinde isbat etmiş ki, “ölmüş bir şeftir” demiş.

Ses Yok