Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 434 | 580
(580-581)

Acaba benim gibi dünya ehli ile münâsebeti pek az ve Risâle-i Nur gibi hakîkatı hiçbir şeye feda etmeyen, yüz otuz kitabında bu kadar aleyhimizde bahâne arayanlar varken hiçbir suç bulunmaması ve yalnız Eskişehir’in birtek mes’ele olan tesettürden başka o da cevab verildikten sonra kanaat-ı vicdaniyeye çevrilmesi.. halbuki, Nur talebeleri gibi takvaya tarafdar olanlardan bir tek adamın on mektubunda on günde onu mes’ul edecek ba’zı maddeler bulunur. Bu kadar hadsiz bir derecede kesretli bir şeyde medâr-ı mes’uliyet adliyeler gösterememesi iki şeyden hâlî değil:

Ya kat’iyyen bir inâyet ve hıfz-ı İlâhîyedir ki, bu cihette merhametini, rahîmiyetini Nur talebeleri, Kur’ân hizmetkârları hakkında gösteriyor ki; bize temas eden bütün adliyeleri böyle hârika bir adâlete ve hiçbir cihette haksızlık yapmamaya ve böyle aleyhimizde binler esbab varken o hakîkat-ı kudsiye-i Kur’âniyenin bir hizmetine yardım etmişler. Biz de bütün ruh u canımızla onlara teşekkür ederiz.

Eski zaman adliyelerinin önünde padişahlar, fukaralarla diz çöküp muhakeme olması ve Hazret-i Ömer (R.A.) adâleti zamanında âdi bir Hıristiyanla; Hazret-i Ali (R.A.), âdi bir Yahudi ile muhakeme olması ile gösterilen, adliyedeki haktan başka hiçbir şeye âlet olmadığını gösteren adliyelik adâletinin bu sırr-ı azîmine bizimle alâkadar olan bu adliyeler -bize temas eden cihette- mazhar olmuşlar. Onun içindir ki, sekiz senedir bu kadar işkenceler, hapisler, tazyikatlar gördüğüm halde, hiçbir adliye adamlarına, bu sırr-ı azîme binaen değil küsmek ve beddua, bilakis kalben bir minnetdarlık, bir nevi teşekkür, bir tebrik var.

Said Nursî


* * *

(434)


(Îmanın dünyada dahi bir nev’i Cennet lezzetini benim hayatımda te’min ettiğine dâir:)

Ben dokuz yaşından beri şefkatli vâlidemi görmediğimden sohbetinde bulunamadım. O hürmetli muhabbetten mahrum kaldığım ve üç hemşiremi de on beş yaşımdan sonra göremediğim, Allah rahmet etsin vâlidemle beraber berzah âlemlerine gittikleri için dünyanın çok zevkli, lezzetli olan uhuvvetkârâne sohbetlerinden, merhamet ve hürmetten mahrum kaldığımdan

Ses Yok