Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 54 | 128
(128-131)
Kürdçe bilmesi, kıyafete girmesi ve öyle görünmesi, kendini setr ve ihfa için olup, hakîki hüviyet ve milliyetini ihlâl ve inkâr ma’na ve maksadiyle değildir diye düşünüyorum. Âlem-i İslâmiyet ve insaniyete ve Haremeyn-i Şerifeyne asırlarca hizmet eden bu kahraman Türk Milletini onun çok sevmesinde ve hayatının mühim bir kısmını hep Türklerle meskûn olan bu havalide geçirmesinde büyük hikmetler, ma’na ve mülâhazalar olsa gerektir.

Âb-ı rûy-û Habib-i Ekrem için,

Kerbelâda revan olan dem için,

Şeb-i firkatte ağlayan göz için,

Râh-ı aşkında sürünen yüz için,

Risâle-i Nur’a ve Üstada ve İslâma zafer ver ya Rabbî!.. Âmîn! Ey Risâle-i Nur! Seni söndürmek istiyen bedbahtların necm-i istikbali sönsün. İzzet ve ikbali ve şan ü şerefi aksine dönsün. Sen sönmez ve ölmez bir nursun.

Boyun bâlâ, gözün şehlâ, gören mecnun seni Leylâ.

Sözün ferşte, gözün Arşda, gönül meftun sana canan.

Nikabın nur, nikâhın nur, kitabın nur senin ey nur!

Bağın Nursî, huyun munis, özün idris ferd-i yekta.

Açılmış gül, öter bülbül, yüzünde var zarif bir tül.

Yazılmış üstüne nurdan kab-ı kavseyn-ü ev edna.

Sana canın feda etmez mi senden hem görenler hak,

Sözün hak, hem özün hak, hem mesleğin hak, hem makamın Kâ’bet-ül-ulyâ.

Üstadım Efendim Hazretleri!

Ben, bu yazılar Risâlet-in Nur’un eli ve kalemi ve dili ile bu hakir kalbime ondan sıçrayan küçük bir kıvılcım parçasiyle yazdım. Kabulünü ve imdad ve ilhamın kesilmemesini rica eder ve hürmetle ellerinizden öper ve dualarınızı beklerim efendim.

Duanıza muhtaç talebeniz
HASAN FEYZİ (Rahmetullahi Aleyhi)


* * *

(54)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim! Size dört mes’eleyi beyân etmek kalbime ihtar edildi:

Birincisi: Hem lîsan-ı hal, hem lîsan-ı kal ile ve başka tezahüratlarla sorulan bir suale cevabdır.

Ses Yok