Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 54 | 131
(128-131)

insanların bu zalim, tahribatçı canavar kuşlarına karşı kimler mukabele edip onları zulümden, tahribden vazgeçirip beşerin menfaatinde ve saadetinde çalıştırmasına çalışan kimlerdir diye Risâle-i Nur mes’elelerine alâkadarlık gösteriyorlar denilse, yeri yok mu? İhtimal verilmez mi? Manasız bir hayal denilebilir mi?

Üçüncü Mes’ele: Geçen üç sene evvel Ramazan’da te’lif edilen ve yine bu sene Ramazanda serbest intişar eden “Âyet-ül Kübrâ’nın” bir hülâsası olan “Hizb-i Nuriye’yi” okudum. Fakat bir saatten fazla çekerdi. Birden o hülâsanın da bir hülâsası, on veya on beş dakika aynı Ramazanda tezahür etti. Onu okuduğum zaman, bütün “Âyet-ül Kübrâ’yı” okuyorum gibi bir inkişafat-ı îmaniye ve


sırrına mazhar iki veya üç sahifelik arabiyy-ül-ibare okuyorum. Vakit bulamıyorum kendi kalemimle size yazayım. İnşâallah bir zaman size yazacağım. O parçayı benim gibi anlayanlar, kendisine mahsus nüshalarından ya “Âyet-ül Kübrâ’da,” ya “Hizb-ün Nuriye’nin” âhirinde yazar, tesbihattan ve duadan sonra otuz üç def’a



tesbihatımızın yerinde -yalnız sabah tesbihatında ma’nasını düşünerek- onu okuyabilir.

Dördüncüsü: İki noktadır:

Birincisi: Isparta kardeşlerimiz, hususan Gül Nur kahramanı Husrev, benim bu kış münâsebetiyle maddî hacetlerimi merak ediyorlar, yardım etmek istiyorlar. Ben de onlara teşekkürle beraber derim ki: Onların Risâle-i Nur’a hizmeti, her şâkirdin saadet-i ebediyesine menfaati gibi, benim de hakîki kışım sûretinde olan kabrimden sonraki kışda ihtiyacatıma o derece mükemmel yardım ediyorlar ki; bu fâni, muvakkat kışın hâcâtına yardımdan binler derece ziyâdedir. Eğer benim elimden gelse idi, bütün ruh u canımla, kemâl-i iştiyak ile bütün onların hâcât-ı maddiyesini te’mine çalışırdım. Beni merak etmeyiniz. İktisat ve kanaat, bana iki hazinedir; tükenmez, bitmez.

İkinci Nokta: Bir zaman “Küçük Isparta” nâmını alan ve her yerden ziyâde, geçen mes’elemizde hapis musîbetini çeken İnebolu ve civarı kardeşlerimin gâyet güzel ve samîmane mektubları, beni çok mesrur eyledi. Yalnız, Risâle-i Nur’un kahramanlarından baba-oğulun meşrebleri ayrı ayrı olduğundan, birbiriyle tam imtizaç edemediklerinden endişe ediyorum.

Ses Yok