Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 212 | 315
(314-318)

Şayet bir parça sıkıntı, zahmet, zarar da görsek, binler derece o zahmetten ziyâde rahmet ve ihsan-ı İlâhîyyeye ve sevaba mazhar olmakla beraber pek çok biçâre ehl-i îmanın îmanlarına başka bir tarzda bir kudsi hizmet hükmüne geçeceğini rahmet-i İlâhîyyeden pek kuvvetli ümit ediyoruz.


Bu hadisenin on vecihle kanunsuz olduğunu beyân ediyorum:

Birincisi: Üç mahkeme ve üç ehl-i vukufun ve Ankara’nın yedi makamatından ve adliyelerin elinde iki sene Risâle-i Nur tedkik ile nazardan geçtiği halde, ittifakla hiçbir muhalif kalmadan hem umum risâlelerin beraatına, hem Said ile beraber yetmiş beş arkadaşı birlikte beraat edildiği ve bir gün bile ceza verilmediği halde, yeniden evrak-ı muzırra gibi onlara el uzatmak ne derece kanunsuzdur, zerre kadar insafı olan bilir.

İkincisi: Beraatinden sonra üç buçuk sene Emirdağı’nda münzevi, garib, kapısını hem dışarıdan kilid, içeriden sürgü ile kapayan ve yüzde bir adamı zarurî bir iş olmasa yanına kabul etmeyen ve yirmi senedenberi devam eden te’lifini de bırakıp, daha te’lif etmeyen bir adama dünya siyaseti için kapısının kilidini kırıp yanına gelip, Arabî evradından, yanındaki iki levha-i îmaniyeden başka taharriciler birşey bulamadıkları halde, bu eziyetin ne derece hilaf-ı kanun olduğunu, zerre kadar aklı bulunan anlar.

Üçüncüsü: Mahkemece yetmiş şahidin tasdiki ile, yedi sene harb-i umûmîyi bilmeyen ve merak etmiyen, sormayan ki; şimdi on senedir aynı o halde bulunan ve yirmi senedenberi hiçbir gazeteyi okumayan ve dinlemiyen ve otuz senedenberi


deyip siyâsetten bütün kuvvetiyle kaçan ve yirmi iki sene işkenceli sıkıntılar çektiği halde ehl-i siyasetin nazar-ı dikkatini kendine celbetmemek ve siyâsete karışmamak için bir def’a istirahatı için hükümete müracaat etmeyen bir adama, dehşetli bir siyasî gibi ve siyasî entrikacısı gibi onun menzilini ve inzivagâhını basıp hasta halinde emsalsiz bir sıkıntı ruhuna vermek, hiçbir kanuna muvafık gelir mi? Zerre kadar vicdanı bulunan, bu hâle acıyacak.


Dördüncüsü: Eskişehir Mahkemesinde altı ay tedkikten sonra ve sebebi de cemiyetçilik, tarikatçılık olduğu o evham bahânesiyle büyük bir reisin ona şahsî garazı ile onun aleyhinde bazı adliyecileri teşvik ettiği halde, cemiyetçilik, tarikatçılık ve Risâle-i Nur cihetinde beraat ettirip, yalnız Risâle-i Nur’un bir küçük parçası olan Tesettür Risâlesini bahâne ederek kanunen değil de, kanaat-ı vicdaniye ile yüz şâkird içinde beş on şâkirde altı ay ceza verdiler ki; tedkik zamanına kadar dört ay mevkuf, yani birbuçuk ay hapis kaldıkları ve on sene sonra Denizli Mahkemesi,

Ses Yok