Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 72 | 162
(152-163)

demiş ol pîr-i muazzam;

Binlerce veli hem yine yapmış buna bin zam.


Mu’cizdir o söz, haktır o öz, görmedi her göz;

Artık bu muammaları gel sen bize bir çöz.


“Altıncı Söz”ün aldı bütün fiil ve sıfâtı;

Verdim de arındım ona hem zat ve hayatı.


Müflis ve fakir bekliyordum şimdi kapında;

Tevhide eriştir beni, gel vârını sun da.


Ben, ben diye, yazdımsa da sensin yine ol ben;

Hiçten ne çıkar, hem bana benlik yine senden.


Afvet beni ey afvı büyük lûtfu büyük Risâle-in-Nûr!

Bir dem bile hem eyleme senden beni yâ Rabbenâ mechur!


Nur aşkına, Hak aşkına, dost aşkına ey nur!

Nurunla ve sırrınla bugün kıl bizi mesrur.


Ey Nûr-u Ezelden gelen Nûr-u Muhammed! (A.S.M.)

Ey sırr-ı îmandan gelen nûr-u müebbed!


Binlerce yetimin duyulan âhını bir kes;

Sarsar o büyük arşı da vallah bu çıkan ses.


Vallah cemilsin, yeter artık bu celâlin;

Göster bize ey Nûr-u Muhammed (A.S.M.)! bir kere cemâlin


Dergâhını aç, et bize ihsan, yine ey nûr-u Risâlet!

Biz dertli kuluz, kıl bize derman, yine ey nûr-u hakîkat!


Emmare olan nefsimizin, emrine uyduk;

Ver bizlere sen nur ile îkan, yine ey Nûr-u Kur’ân!


Hırs âteşi sönsün de gönül gülşene dönsün,

Saç nurunu, hem feyzini her an, yine ey nûr-u îman!


Sen nur-u bedi; nûr-u rahîmsin, bize lütfet;

Hep isteğimiz, aşk ile îman yine ey nûr-u İlâhi!


Dinin çekilip, dev gibi saldırmada vahşet,

Rahmet et, bizi gark etmeye tufan yine ey nûr-u Rahmanî.

Ses Yok