Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 72 | 159
(152-163)

Derhal açılıp gök yüzühem parladı ol nurdan gelen Risâle-in-Nûr

Hallâk-ı Rahîm eyledi mahlûkunu mesrur.


Zulmet dağılıp başladı bir yepyeni gündüz;

Bir neş’e duyup sustu, bir az ağlayan o göz.


Bir dem bile düşmezken onun ahı, dilinden,

Kurtuldu yazık dertli beşer, derdin elinden


Ol taze güneş, ülkeye serptikçe ışıklar;

Hep şâd olacak, şevk bulacak kalbi kırıklar.


Her kalbe sürur, her göze nur, doldu bu günden;

Bir müjde verir sanki o, bir şanlı düğünden.


Arzeyleyelim ol yüce Allah’a şükürler;

Kalkar bu kahr-u cehl ve dalâl, şirk ve küfürler.


Ol nur-u Hüda, saldı ziya, kalbe safa hem;

Gösterdi beka, göçtü fena, buldu vefa hem.


Fışkırdı Risâle-i Nur, ufuktan nur-u Risâlet

Olnur-u Risâlet verecek emn ü adâlet


Çıkmışdı şaki, geldi naki, gördü adâvet;

Eylerdi nefi, oldu hafi nur-u hidâyet.


Allah’a şükür, kalkmada hep cümle karanlık;

Allah’a şükür, dolmada hep kalbe ferahlık.


Allah’a şükür, işte bugün perde açıldı;

Âlemlere artık yine bir neş’e saçıldı.


Artık bu sönük canlara can üfledi cânan;

Artık bu gönül derdine ol eyledi derman.


Bir fasl-ı bahar başladı, illerde bu günden,

Bir sohbet-i gül başladı dillerde bu günden.

Ses Yok