Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 72 | 158
(152-163)

Bir cezbe-i Yâ Hay! ile seller gibi akdı;

A’dâya varıp herbiri şimşek gibi çakdı


Bunlardı, o gün halka-i tevhîdi kuranlar;

Bunlardı, o gün baltalayıp, küfrü kıranlar.


Bunlardı, mübârek yüce cem’iyet-i şûra;

Bunlardı, o nurdan dizilen halka-i Kübrâ.


Bunlardı alan Suriye, Irak, ülke-i Kisra;

Bunlarla ziyadar; o karanlık koca sahra.


Bunlardı veren hasta, alîl gözlere bir fer;

Bunlardı o tarihe geçen şanlı gazanfer.


Her hepsi de bir zerre-i nuru; o Habibin;

Her an görünür gözlere ondan nice yüz bin


Nur altına girmiş bulunan türlü cemaat;

Hem buldu beka, hem de bütün gördü adâlet.


Ecdâd-ı îzamın o büyük ruhları küskün;

Zira ne küfürler okunur onlara her gün.


Yağmıştı o gün âh ne kederler, ne elemler;

Âciz onu hep yazmağa, eller ve kalemler.


Binlerce yetîmin yıkılan kalbini sen yap,

Afvet yeter artık, o Habib aşkına yâ Rab!


Derken yeter artık, bizi afvet güzel Allah,

Sarsıldı cihan, öldü de bir gümgüme nâgâh.


Buz parçası halinde bulut, bir yere düşmüş;

Erkek ve kadın hepsi de ol semte üşüşmüş.

Ses Yok